yıllardır ezberlediğin, bakıp yüzümde hissetmediğin ya da hissettiremediğim yorgunluğu belki bu gelişimde daha iyi anlayacaksın. göz kapaklarımın altındaki çarpıcı renk değişimlerini gökkuşağından emanet aldım annem. çok yoruldum, insanlara dert anlatmaktan, beni anlamamalarından, kendimi anlatamamaktan, sorumluluklarımdan, her şeyden, herkesten yoruldum. dudak kıvrımlarımdan hiç eksik olmayan o tebessüm, şimdilerde rol kesen bir palyaçodan farksız. çocukların karşısına geçip şaklabanlık yapan ama kimseyi güldüremeyen palyaçolar gibiyim. yüzümün boyasına bakma sakın, onlar karşımdakileri kandırmak için sürdüğüm savaş boyalarım..
bana sevmeyi sen öğrettin anne, öğrettiğin her şey için sonsuz teşekkürler. ama keşke sevmeyi öğretirken "çok sevme evladım sonu hüsrandır" deseydin, "herkes bana benzemez, kimse seni benim gibi sevemez" deseydin. karşı cinse saygı duymayı, empati yapmadan yırgılamamayı öğretirken, "sen yine de kendin için küçük bir vazgeçme payı bırak oğlum" deseydin. bunları en çok bilecek kişi sensin halbuki. hayatın en büyük acılarından birini 23 yaşında evliliğini bitirerek sen yaşamadın mi? sahi o yaşta, yanında küçücük bir bebekle nasıl atlattın bunca sıkıntıyı? küçüklüğümü hatırlayabilseydim eminim o zaman da sevgini damarlarımda ki kan kadar kutsal bilirdim, acını alır beynimin en ulaşılmaz yerinde saklardım.
inandım ben anne...
sonunu bile bile lal olmuşcasına inandım. şu an elini açsa, salak gibi yine koşa koşa gideceğim insanlara kaptırdım gönlümü. kanattılar yara kabuklarımı, yine de sesimi çıkaramadım. en büyük korkaklığım hep susmak oldu. çektiğim acılar sanırım senden bana emanet kaldı kıymetlim. korkma, vazifemi en iyi şekilde yerine getiriyorum. sorgusuz sualsiz çekiyorum, payıma düşen yalnızlıkları.
kömür karası o gözlerin insanı içine, derinliklerine çekip orada hapsedecek gibi manalı bakıyor. gözlerinin kenarında bulunan o ufacık çizgilerde taşıdığın hikayen ise "ben neler gördüm" diyen ihtiyarlara nazire yapıyor adeta. gözlerimi kıstığımda çıkan o çizgiler senden bana yadigar artık. yaşadığım müddetçe en gurur duyacağım şey aynada gözlerimin çevresinde yaşatacağım sensin annem.
kalbinin içindeki gizli labirenti çözmek harcı değil herkesin. hayatta öğrendiğin en önemli şey sihir olmuş. kirpiklerinin ucunda görünen bir damla gözyaşını, bir nanosaniyede dudak kıvrımlarından dökülen bir tebessüme çevirebilecek kadar usta bir sihirbazsın.
çocukluğumun tek tanığı, hüzünlü oyunbazım, annem...