türk dili ve edebiyatı bölümü

entry39 galeri
    9.
  1. çok fazla dil dersinin müfredatında mevcut olduğu bölümdür. bu bölüme girdiğimden beridir bunu düşünmekteyim. geçmişten günümüze türk dilinin gelişimini görmek güzel tamam eyvallah da bu demek değildir ki geçmişten günümüze bütün lehçeleri işleyelim. bir sürü ıvır zıvır unutulacak ve insana(bana kalırsa) zerre bir şeyler katmayacak bilgiler öğretiliyor bu bölümde.

    üniversiteden üniversiteye değişir tabi fakat birçok üniversitenin müfredatı da eski edebiyat odaklıdır bu bölümde. yani başlarsınız dil derslerinde köktürklerden, eski edebiyat ve halk edebiyatı derslerinde ise 20. yy'ın başına kadar gelişen sözlü ve yazılı edebiyatı detaylı/detaysız bir şekilde işlersiniz. ondan sonrası ise görünürde yeni türk edebiyatı alanına kalmıştır. peki yeni türk edebiyatı alanı, bu üzerine düşen görevi yerine getirebilecek bir ders programına sahip midir? tabii ki hayır.

    bu bölüme gelen öğrencilerin büyük bir kısmı nazımları, necip fazılları, cahit sıtkıları, edip canseverleri okuyarak ve onların sanatını daha detaylı bir şekilde, uzman ağızlardan dinleyip, hem keyif içerisinde ders işlemek hem de gençlik dönemlerine damgasını vurmuş şairleri ve yazarları anlamak ve öğrenmek amacıyla bu bölüme gelmişlerdir. peki bizim yeni türk edebiyatı zümremiz ne yapar ülke genelinde? söyleyeyim;
    - tanzimat edebiyatı, servet-i fünun edebiyatı, fecr-i ati edebiyatı, milli edebiyat... sonra? sonrası tam bir muamma. üçüncü, dördüncü sınıflarda şöyle bir kıyısından köşesinden geçilir cumhuriyet devri türk edebiyatı ve batı edebiyatının. fakat bu tahmin edilebileceği gibi hiç de tatmin edici değildir.
    - en basitinden postmodernizm in ne demek olduğu konusunda hiçbir fikri olmayan öğretmen ve akademisyen adayları yetiştirir lisans döneminde.
    - bir nobel almış orhan pamuk, nobel almamış olsa da o seviyede bir yazar olan yaşar kemal gibi değerlerimizi öğretmek mi? hak getire!

    bir ülkenin gençlerinin kendi edebiyatlarına olan soğukluğunu eleştirirken, bence biraz da o ülkenin edebiyat bölümlerine bakılmalı. gençler, en verimli çağlarında karahanlıca, harezmce gibi abuk derslerle ve uygurca, köktürkçe gibi ezberlenmesi zor alfabeleri ezberlemekle uğraşırken, bu ülkede ezberci sistemden uzak, aydın, idealist, şair ruhlu, öğretici düzeyi yüksek öğretmenlerin, akademisyenlerin ve bilumum edebiyat tutkunu gençlerin yetişmesi, sizce bu şartlar altında mümkün müdür?

    peki çözüm nedir? çözüm şudur;
    - bölümdeki öğrenci sayısını azaltmak(neredeyse her üniversitede mevcut olan bir bölüm bu ve ayrıca amacı akademisyen yetiştirmekse eğer, bünyesinde çoğu üniversitede olduğu gibi 80 ve üstü öğrenci ve bir o kadar ikinci öğretim öğrencisi barındırması saçmalıktır)
    - ilk 2 sene tüm alanlardaki dersleri müfredata koymak. (tabii ki seçilmiş, insana o alanda bir şeyler katabilecek dersler)
    - ardından gencin hangi alanda kendini geliştirmek istediğini anlaması sonucu, bölümde dört ana uzmanlık alanı açmak(halk edebiyatı, dil, eski türk edebiyatı, yeni türk edebiyatı)
    - formasyon olayını netliğe kavuşturmak
    gibi birtakım revizyonlara gidilmesi gerekmektedir. hem de acilen. fakat ben bu ülkenin, eğitim vizyonunun oldukça dar olduğunu düşünen biri olarak, sosyal bilimler gibi bir ülkenin kültürünü, dilini, mevcudiyetini, gelişimini daimi kılacak bir bilimsel alanın koftiden bir şey olduğunu düşünen insanlarla dolu olduğunu da biliyorum. ama ne yaparsın ''umut idealistin ekmeğidir'' bence ve bu ülkede iyiye ve gelişime dayalı her umut, umut olarak kalmaya mahkumdur.
    4 ...