dün bir arkadaşla gezmeye diye gittik. merkez leş gibi. adım başı at boku. basmadan yürümek mümkün değil. şu zamana kadar "faytonlar kaldırılsın!" diyenleri hep duyardım, fazla ciddiye almazdım. ama gidip görünce anladım. bu faytonlar ada için büyük bir sorun.
elbette faytona binenler için sorun yok. onların keyfi yerinde, etrafı kameraya çekiyorlar, eğleniyorlar, gülüyorlar. ancak biz yayaların iflahı s*kiliyor. boka basmamak için önünüze çok dikkatli bakmanız lazım (buna rağmen bastık). mayın tarlası gibi. belli bir yerden sonra bu eziyet oluyor. kokuya alışırsın ancak bu nedir yahu? rezillik!
biz arkadaşla zaten orman kısmında takıldık çoğunlukla. oralarda da var ancak ilçe merkezindeki kadar yok allah'tan. orman kısmında rahat ettik. ancak iskeleye geri dönmek için ormandan çıktığımızda bizi yine aynı ortam karşıladı.
bu faytonlar kaldırılacak arkadaş, yada temizlik yapılacak. bu kadar turist çeken bir yerde bu durum rezillikten öte bir şey. kazara kayıp düşseniz boku yediniz. hayır, gerçekten boku yediniz, iki adımda bir bok çıkıyor önünüze çünkü.
belediye çalışmıyor mudur nedir amk. ama duyduğuma göre belediye de faytonları kaldırmaya uğraşmış ama faytoncular ayaklanmış, "bizim ekmeğimiz bu, biz bundan başka iş bilmeyiz" diye. e be kardeşim, sen gereken temizliği gösterme, atların kıçına delik değiş poşetler koy veya düzgün poşet koyarsan da o poşeti geri yola dök, etrafı bok götürsün, sonra "faytonuma dokunma". sikem faytonunu yahu, adayı bok götürüyor, rezil etmişsiniz adanın içine! sıçmışınız yahu adaya!
yok arkadaş yok. ya bu faytoncular işlerine gereken özeni gösterecekler, yada faytonlar kaldırılacak. kendi düşen ağlamaz. adadaki bok oranı, hava taneciğinden fazla. eve geldim, ciğerlerimde hala at gazı var. çıkmak bilmedi. şu an bunu yazarken bile ağzımdan at boku kokusu çıkıyor.