giriş-gelişme-sonuç üçlemesinin yanlışlığındandır. 7 paragraflık eserin nihayetinde yer alan tümcelerin algıya misket bombaları sallamasından mütevellit kaçacak yer kalmaması sonrası ortaya çıkan farkındalıktan sonra derhal tanıma geçiyorum coder ve yetkilendirdiklerine sinir harbi yaşatmadan; bazı uluslar binlerce yıl da geçse önüne konulanı, zerk edilmeye uğraş verileni "sokma akıl dikiş tutmaz" diyerek elinin tersini kullanarak reddeder.-nesir tarzımı mazur görünüz diyalektiğim yamuk-
bu kabulde reddiyeyi kelle gitse feda etmeyecek yumuşak alan saplantılı topluluklar yıllarca geleneklerinin, örf adetlerinin, yaşam şekillerinin tamamına sirayet etmiş olan; birinin "afyondur" diğerinin "tutkaldır" dediği ile yoğurup şekillendirmiş ve komplekslerine rağmen hayatını pek değişmeden idame ettirmiştir. cumhuriyetin halk üzerinde oluşturduğu ilzam hali halkın kendi sinesine çekilmesi belki de tek partili dönem ile iyice ayyuka çıkmıştır. hadi biraz eğlenelim, çıkmıştır inmemekte de direnmektedir.
cumhuriyet'in yetim, düşkün, biçare çocukları diye bir kavram asla tam olarak cumhurun eline yetki verilmediğinden söz konusu olamaz, olsa olsa başlık/entry konusu olur. demokrasi bir nimetse eğer bundan fazlasıyla istifade edenler bir türlü parmak ile işaret sıfatı haline getirilemeyen gizli oligarşi mensubu 'şu'nlar-'bu'nlardır. halka rağmen halk için kendi arasında referanduma giden bu seçkin topluluk(sayıları 10 milyon da 15 milyon da olabilir, 5-10 da.)cumhuriyet palastan sadece burnunu çıkarıp havayı koklayıp teşhis koymakla yetinmiştir.
halkın içine tebdili kıyafet ile sızan padişahın küçük örneklerden yola çıkarak halkın geneline nasıl bir teşhis koyması mümkün değilse; diğer milletlerin mutlu refah ortamına gıpta ederek peşlerinden koşar adım gitmekte en baştan bu yana yanlış olan embesil bir iştiyakti. yeni bir yönetim biçimi malum coğrafyanın milleti ile buluşturulmadan hemen önce "olmazsa despot uygulamalar tedavi edecektir yaralananları" çözümünü yanına alıp fikir ataletine gark olmak kolayclıktır, yazıktır, ziyandır.
mevcut yönetim biçimi günah çıkarmak için bu denli arzu besler halde küçük ataklarla kendisini savunmaya geçerken, hatanın kaçınılmaz getirisi olan şartlı biçimde savunma alanı oluşturup kendisini günümüzde yaşanan yanlışlardan soyutlamaya çalışması, "anlaşılamadık" demesi, şimdi sadece bir mezar taşı sahibi üst kültüre bunu bağlaması gayet anlaşılır ve fakat sevimsiz bir kaçıştır.
utanılmasa, ar edilmese mevcut ekonomik darboğazın, iflasın eşiğine gelmişliğin faturası da halka ve dedelerine kesilecektir. kapitalizmi dibine kadar yaşayıp, emperyalistler ile halay kurup ardından da diplomasinin gereklerini cumhuriyet üzerinden yerine getirmek zorunluluğuna düşünce ve bundan gocunup kapitalizme ve getirilerine küfür etmekle sempatik olunmuyor; manipülasyon oluyor, ajitasyon oluyor.
cumhuriyetin kurulması, yaşatılması, selefin yerine "halkın gücü" izafi tabirinin ikame edilip tepeden inme kondurulması cumhuriyetin/demokrasinin en temel taşlarından biri olan referandumun es geçilip "halka rağmen halk için" düsturu ile halka fikri sorulmadan, halka o olguyu sunup anlatıp kabulü için fikrinin alınmaması; o zaman halkın cehaleti/hilafetten çıkmış olması/anlayamayacağı/idrak edemeyeceği bahanesi ile "kendilerine rağmen" bir miktar zor kullanılarak kabul ettirilmiştir.-halen oy vermemek için ısrar etmeme karşılık devlet bana 50 ytl para cezası kesiyor-
değişen pek bir şey yok. bu halk demokrasiyi özümseyemez. sokağa indiğinde, televizyonu açtığında, okuyup öğrendiğinde ah vah ettiğin her türlü melanetin sorumlusu geçmişte de asla bir mesuliyet bilincine sahip olmadığından, halk şimdilerde 3e 4e bölünüp birbirine bilendiğinden ve kast sistemi kimse farkına varmak istemese de bu ülkede varolduğundan; bir zamanlar masa arkasını işgal edenler bugün kalkıp durumu düzeltmek zorundadırlar. belki uyanıp bir genel sosyal/ekonomik araştırma ile bir çerçeve elde eder, çok sevdiklerini söyledikleri o halk için doğru olanı yaparlar.
düzeltme ve düzenleme işlemini gerçekleştirmesi gerekenlerden bayrağı devralıp hala ısrarla bir empati kurmadan mevcut rejimin resmine aklama ve günah çıkarma seansları düzenleyen yılmaz bekçiler, "gerekenler"den sorumluluğu aldıklarını kaba söylemleri ile göstermişlerdir. şimdi sıra; çamur atmadan, 80küsür yıldır devrilmeyen cumhuriyetin devrilmesi paranoyasını ısıtıp soğutup servis etmeden, "düşmanım" dediklerinin % hesabını yaparak çözüm yolu bulmalı, o yola girmeli, sonuna gelmeden karanlıktan korkup kaçmadan ne kadar cumhuriyet sevdalısı olduğunu göstermeli ya da yeni bir rejimi değerlendirmeye almalıdır.
çok kastık, bir dem lustral;
şahsımın şahsi kanaatince mevcut rejim illuminati tarzı hareket eden oligarşi mensuplarına yönetimi bırakıp kendilerini açık etsin. lan adı imf'se bile razıyım ben.-en azından benn-. işler ters gittiğinde kimin yüzüne tüküreceğimizi bilelim. tüm geçmişi silme izni verileceğinden bahaneleri "enkaz devraldım arkadaş!" olamayacaktır. kendi sistemlerini uygulayarak müreffeh ortamı vücuda getirmeye çalışsınlar. baktık işler iyice boka sarıyor, bunlar yiyor içiyor sömürüyor, tutar atarız halkın önüne. nasıl olsa halk linç edip sorunu kökten halledecektir ve böylece halkın eline gerçek bir güç verilmiş olacağından derin demokrasi de sinsice göz kırpacaktır; fransa, macaristan, arjantin örneğinde görüldüğü üzere.
*=
şahsıma, bana, benn e, kendime ait bir yazıdır. haklarını yemeyeyim; şizofreniden sonra edindiğim arkadaşlarımın da yadsınamaz bir katkısı oldu.