milli takımın seviyesini görmek açısından fazla da bir işe yaramayan maç. estonyayı küçümsemiyorum, ama daha maçın başından itibaren türkiyenin üstünlüğünü bütünüyle kabul etmiş bir takım gördüm ben. sanki gol yemeyelim de es kaza bir gol atabilirsek o şekilde belki puan çıkarırız düşüncesinde gibiydiler. rakip erkenden 10 kişi kalınca zaten iş bitmişti. kendi evinizde, hem de saraçoğlu gibi bir statta, 10 kişilik estonyayı 8-0 bile yensek havaya girmemek lazım.
yine maçın en fazla konuşulacak ismi selçuk oldu bugün. abdullah hocanın ne düşündüğünü bilmiyorum, ama bana öyle geliyor ki abdullah hoca bugün sırf haklı çıkmak ve kamuoyunun baskısına yenik düşmemiş olmak için ilk 11de başlatmadı selçuğu. işte biz buna kısaca ego diyoruz. önceki yorumlarımı görenler bilir, abdullah avcıyı çok destekliyordum hollanda maçına kadar. ama ben artık hocanın egosuna yenik düştüğüne inanıyorum. belki bunu söylemek için henüz erken ama başka bir sebep ne kadar ararsam arayım bulamıyorum. istikrar dersen 1 numaralı isim şu anda selçuk. teknik dersen şu an için nuriden daha iyi, ya da daha doğrusu tekniğini nuriden daha iyi yansıtıyor oyuna. tek yönlü oyuncu değil ki taktiğe uymuyor diyesin. öte yandan maça bakıyorum, uzun toplarla atağın yönünü değiştirme çabaları, uzun paslarla forvet oyuncularını pozisyona sokma çabaları... ve bunların hepsi sonuçsuz kalıyor neden? çünkü selçuk yok. keza selçuk girince uzun paslarda daha fazla isabet sağladık. kısacası selçuğun oynamamasına makul bir sebep ben göremedim gören varsa beri gelsin.
şimdi diyorlar ki tek bir isim üzerinden hoca eleştirilmez. kim demiş onu? nedenmiş? bunu açıklayan yok, öyle de ondan. iyi de koskoca ispanya milli takımında hocanın birisi gelse xavi veya iniestayı kesse hiç mi konuşulmayacak? herkes hocanın tercihidir, saygı duymak lazım mı diyecek? kaldı ki sen selçuğu kesiyorsan ve buna rağmen bana selçuk lazım diye bas bas bağıran bir sistemle oynamaya uğraşıyorsan eleştirilirsin doğal olarak.
topu ayağımızda fazla tuttuğumuz için çok iyi oynuyor göründük ama bu milli takımın pozisyona girmede de sıkıntıları var. ve bu sorun selçukla falan da çözülecek bir şey değil. baktığınız zaman goller haricinde öyle çok da fazla "bu da kaçar mı be abi" pozisyonumuz yok aslında. ve rakip 10 kişi kalmış estonya. bu konuda ciddi bir çözüm arayışına gitmek gerekiyor. duran toplar her zamankinden daha önemli. işte bu yüzden de tam bu noktada selçuk ve hamit mevzusu tekrar gündeme geliyor. hamit çok formsuz, ciddi hatalar yapıyor kabul. ama sürekli oynama ve frikik kullanma alışkanlığı olan selçuğun oynamaması ilerleyen maçlarda ciddi dezavantaj olur. gruptaki diğer takımlarla oynayacağımız deplasmanlarda bu kafayla çok puan bırakırız, bunu görmek için ne müneccim ne de rıdvan dilmen olmaya gerek yok.
ama öte yandan avcı bu inadı bırakırsa, sanki 40-50 tane çok iyi oyuncumuz varmış gibi olanları da küstürmezse, takım da bu istekli oyununu istikrarlı şekilde sürdürürse, işte o zaman bu grupta liderliğe bile oynayabilirz. hepsi için de henüz erken. ama önce şu egolarımızdan bir kurtulalım allah aşkına.