8 eylül 2012 red hot chili peppers konseri

entry94 galeri video1
    93.
  1. tanım: organizasyon hatası.

    normal şartlar altında bu tarz bir entry girmişliğim yok ama şartlar normal değil. o yüzden başlıyorum, neresinden başlayacağımı pek de bilemeyerekten.

    saat altı civarı istiklal'den çıkıp akm'ye yürüdük aklımızda başımıza neler geleceği dair en ufak bir fikrimiz olmadan. insan sayısının fazlalığı ve o saate kadar kıçımızı kaldıramamışlığımızın -küçük beyoğlu güzel bi' yermiş- verdiği ufak bir endişeyle o sırayı bekleyemeyeceğimizi anlayıp sıranın sonundan iki kişiyi alıp taksiyle santralistanbul'a gittik. buraya kadar pek bir sıkıntı yoktu. trafik aman aman değildi ve zannediyorum ki olağan sürede ulaştık. zannediyorum çünkü ben istanbul'un yabancısıyım. bu konser benim için iki kere önemli olacaktı. çünkü istanbul benim için romantizmden pek de uzak bir şekilde çok gizemliydi. öyle kalmasını dilerdim. neyse, orada da çok güzel bir insan kalabalığı bizi bekliyordu hiç de sürpriz olmayan bir şekilde. bekledik, bekledik bekledik, labirentleri aşıp içeri girebildiğimizde athena son şarkıyı söylüyordu. kategori 1 sahneye bu kadar uzak mı allah allah nasıl gökhan'ı sadece duyabiliyoruz nasıl olacak vesaire cümlelerimizle birlikte, tuvalete gidelim bari dedik. bir üçüncü sıra da orada bekliyordu bizi. olur sonuçta büyük bir konser bu kadar oluyor demek ki deyip bekledik sıramızı, tuvaletten çıkanın alkış ve ıslıklarla karşılandığı karanlık sıramız da bitti. rhcp'yi beklemeye başladık. dilimizi damağımızı kurutmamanın çok az alternatifi olduğu için suyu seçip bir sıraya daha girdik. ilaç içmesi gerektiğini söyleyen açıkgöz bir kadınla kavga ettim. bana kendisine çıkışmamın yanlış olduğunu sadece bir su alacağını söyledi. onun adabının bu olmadığını ve bizim de tüm standı almaya çalışmadığımızı anlatmaya çalıştım ama o bunu hiç anlamayarak hap, ilaç falan diyerek yaptı yapacağını. onu da çektik sineye sadece su almaya çalıştığımız sıra nihayet bizdeydi. stand görevlisi hanım arkadaş 10 liramıza karşılık 1 liramız olup olmadığını sordu, yok cevabına istinaden yandaki arkadaşına yönlendirildik. o soruyu biz cevabı tekrarladık. o da o zaman 3 liralık suyu beş liradan satabileceği gibi bi fikre kapıldı ve bunu bizimle alenen paylaştı. o zaman biz üç su alalım sen de üzülme biz de dediğimizde fellik fellik bozuk para arar numarası yapan canım görevli üç lirayı bir güzel elimize saydı. bu aşamada da neyse ya demek ki oluyor kafa karışıklığı falansa olur yani insanlık hali tavrımızı sürdürdük. döndük kategori 1 adı altındaki güzide alanımıza. ekranlar vardı çok güzeldi arada görüntü gidip geliyordu ama biz onu efekt sanıyorduk bizim için her şey düşünülmüştü ne de olsa. ama bi sorun vardı kimse eğlenmiyordu herkes sabit bir şekilde gözlerini ufka dikmiş öyle bakıyordu. üç biralık bir enerjiyle yerimde duramıyor olamazdım ki o da beklediğim sıralarla birlikte yok olup gitmişti. para verdik eğlenelim kafasındaki ergenler gibi gözüktüğüme ikna etmiştim kendimi ama içimden öyle durmak gelmiyordu işte. neyse ki bu olmuyordu. çok eğleniyordum. civarda dans eden üç kişiden biriydim. belli ki olacakları yine öngöremediğim içindi bu keyif. konser bitti. çıkışımız girişimizden daha zordu bi ara çantalarımızı falan arayacaklarını düşündüm çünkü bir şeyi beklediğimiz kesindi. akış yoktu. meğer labirenti bozmadan gitmiş canım görevliler. üst üste çıktık. çıktığım an ilk gördüğüm görevliyi alnından öpüp you are the best diye bağıracaktım ama orada da bulamadım hiçbirini. :( bununla bitmedi tabii, resmen yolun iki ucunu arşınladık taksi bulalım diye çok masum düşünmüşümüz istanbul ve trafiği öyle parayla falan çözülmüyormuş daha doğrusu kriterleri varmış. bomboş taksi durup seni 20 liraya taksime götüreceğime müşterim aradı ona gidiyorum 100 lira verecek hem o deyip gaza bastı. arkasından iş ahlakını sikebileceğimi söyledim ama pek oralı olmadı. iki saatlik çaresizlik sonunda kaldırıma oturduk ve resmen kaderimize razıydık artık orada kalmışık. garip bir şekilde trafik akışını düzeltmeye çalışan bi abi -muhtemelen otoparkla falan ilgilenen biriydi, yani organizasyonun adamı olmadığına eminim- bizi çağırdı. taksinin içinde bir müşteri daha vardı bu şekilde gitmeyi kabul edip etmediğimizi sordu. katır sırtında da gideriz abi diyerek bindik taksiye, bir saati geçkin bir süre sonunda balo sokaktaydık. buna inanmak vakit aldı. sonrası ayak ağrısı, sonrası mutsuzluk.

    bu arada radiohead'ı kim getiriyordu?
    0 ...