bir gün bungee jumping denemeye karar vermiştim. aslında biraz tırsmıyor değildim ama ne olursa olsun denemeye kararlıydım, dar bir merdivenden yukarı, atlama noktasına doğru çıkmaya başladım. o noktaya vardığımda aslında bir hata yapıyor olduğumu da anlamıştım ama artık yapacak bir şey yoktu aşağıda arkadaşlarım vardı ve kameraya çekiyorlardı, inemezdim. görevli olacak adamı da gözüm hiç tutmamıştı, piçin birine benziyordu açıkçası. ve gerçekten piçin teki olduğunu anlamama da az kalmıştı zaten. her neyse teçhizatı üzerime monte ettikten sonra ''hazır olduğunda atlayabilirsin'' dedi. pekala oldu o zaman allah bismillah diyerek aşağıya atlamaya doğru koşuyordum ki tam bir bacağım ve vücudumun büyük kısmı ( futbol maçında top olsam, çizgiyi öyle geçsem açıkara gol verilir ) boşluktayken ''dur dur dur naptın'' gibi bir çığlık attı görevli herif, suratındaki korkuyu, paniği görmüştüm son olarak aşağı düşerken. o aşağı düşüş anım hayatımın en boktan günüydü diyebilirim sanırım. aşağıya düşerken, bağlanması gereken bir şey vardı ve onu bağlamayı unutmuştu, işim bitti öleceğim gibi bir inançla çakılmayı bekliyordum. hayatım film şeridi gibi geçmedi gözümün önünden, aksine o kadar saçma şeyler geldi ki aklıma ( dolma gibi ) hayatımın özetini yapabilecek bir aforizmam bile olmayacaktı. boynumu hafif kırık bir şekilde tutmaya karar verebildim o an sadece, anında kırılabileceğini düşündüm belki kafatasımın sert oluşu beynimin dağılmasını zorlaştırabilir ve acımı arttırabilirdi. daha sonra o ip bildiğiniz üzere geriye sektiğinde anladım ki görevlinin annesi pek hoş işler etmemiş zamanında. beni geriye, zirve noktasına çektiklerinde adama hiçbir şey demedim aslında ölmediğim için mutluydum belki de bu yüzdendi bir şey dememem. hayatımda korkmak nedir ilk o gün tatmıştım diyebilirim. ondan önceleri ölümden korkmadığımı sanan biriydim, aptalmışım sadece.