geçmiş güne alternatif yarın kurguları

entry2 galeri
    2.
  1. istek üzerine benzer şeyler yazmaya devam ediyorum.(yoğun istek demek isterdim ama bir yılda toplam 3 kişi) ve bu yazı seyyar motto için olsun.

    "daha iyisi mi?" derken gözleri büyüyor.
    bi an için gözlerinin bütün odayı kaplayacak kadar büyüyeceğini "keşke içinde kaybolsam" diyeceğim bir karadeliğe dönüşecebileceğini düşünüyorum.

    "evet" diyorum "tıp fakültesine gittim."

    asya birden geriye yaslanıyor ve "siktir git ben de dinliyorum" diyor. "şimdi sen doktor musun?"

    keşke onursuz bir aşık olabilseydim. o zaman kronometremde hangi sayının yazdığının bir önemi olmazdı. keşke sana yalvarabilecek kadar yürekli olsaydım.

    "ordan bir kaç doktorun ismini not aldım hatta birine reçete bile yazdırdım."

    umursamaz merak diye bir şey olduğunu asyanın "eee" deyişinden öğrenebilirsiniz.

    "bir doktorun kaşe ve imzası olan kağıt parçasına reçete denir ve bu resmi bir belgedir. yıllarca doktorluk yapsan da benim kadar çok reçete yazamazdın" diyorum.

    asya ne zaman çantasını sandalyesinin arkasına taktı ne zaman dirseklerini masaya koydu ve ne zaman eğilerek bana bu kadar yaklaştı emin değilim ama şu an kalbim 150 üstü atıyor ve en az +400 sn değerinde.

    kuddusi hoca derste ve her zamanki kendinden emin memurluğu ile tahtayı doldurup boşaltıyor. kuddusi hocaya ne zaman baksam onu soru sorarken görüyorum. "aksonları saran miyelin kılıf hasar görseydi ne olurdu? miyelin kılıfın sinir hücreleri arasındaki elektrisel iletiyi hızlandırdığını göz önüne alarak cevaplayın."

    sonay "sana inanmıyorum" diyor. "Bir yıldır kimseyle sevişmedin mi yani? istesen ben verirdim." kesin olan bir şey varsa o da sonay'ın bana karşı hep açık olduğudur.

    yine yüzüm kızardı buna eminim. yüzüm kızardığı zaman kendimden nefret ediyorum, kendimden utanıyorum. utandığım için yüzüm daha da fazla kızarıyor ve bazı insanlar buna kısır döngü diyor.

    asya'ya "bir doktorun reçetesini aldığında onun kaşe örneğini de almış olursun. bu kaşe örneğini bir matbaa ya da kaşeci 15 tl karşılığı kaşeye terfi ettirir. sadece bir saat içinde sana o kaşeyi yaparlar." diyorum.
    asya ağzımdan çıkanları öyle dikkatli dinliyor ki bi an için bademciklerimi görmeye çalıştığını düşünüyorum.

    elinde bir sürü hasta karnesi olan bir eczacı tanıyorsan artık istediğin kadar çok reçete yazabilirsin.

    sonay "biliyor musun diyor yüzün kızarmadan önce boynundan yukarı doğru kanın çıkışını görebiliyorum" kulağıma eğiliyor ve fısıldarmış gibi yaparak "ve şimdi olduğu gibi bu beni ıslatıyor" diyor "bu canlılık belirtisi inanılmaz"

    yüz ile penis arasındaki mesafeyi kan ne kadar sürede kat edebilir? sempatik sistemi göz önüne alarak cevaplayın?

    gerçek şu ki hep sonay'ı sikmek istedim ama bunu asla yapmayacağım ve bunu sonay da biliyor. bu yüzden o kadar rahat ki. köpek balığının ağzının içinde dolaşan küçük balık kadar, su aygırının sırtındaki kuş kadar rahat.

    asya "sen hayatımda gördüğüm en garip tipsin" diyor. sanki bana hayvanat bahçesindeki egzotik bir hayvanmışım gibi bakıyor. akvaryumdaki en renkli balıkmışım gibi.

    asya'ya "ne güzel" diyorum "bu günün sabit turisti sensin"

    gülüyor... göz kenarları geriliyor. dudakları, sesi...
    Kendimi toplamalı mıyım? kaçıncı biradan sonra hala bu otokontrolü nasıl başarıyorum?

    "sabit turist mi?" diyor. "bu da senin uydurduğun kronometre gibi bir şey mi?" gülerken dudaklarının kenarında oluşan çizgi beni ağlatabilir.
    lütfen sen gülerken öleyim. lütfen şu anda kalp krizi falan geçireyim. lütfen akut katatonim olsun. lütfen bana sarılman gereksin. lütfen o sırada istanbul'a metaor çarpsın.

    "turist gibi ama bi yere gitmiyorsun? turistler gibi... ait olmak istemediğin yerlere gidersin, orda yaşamazsın sadece bulunursun, vay be dersin, şaşırırsın ve biter. sonra eve dönersin. asla onlardan biri olmak, oralı olmak istemezsin. farklı olanı ararsın, bulursun ama onunla hiçbir şey yapmazsın. yüzeysel bir ilişki kurarsın ve sıkılmana bir dakika kala gidersin." diyorum.

    ve hiç susacak gibi görünmüyorum.
    aklıma hep böyle şeyler geliyor diye bunları anlatmak zorunda mıyım? yeni açılan alış veriş merkezinden, madonna konserinden, isterse onunla her yere gideceğimden bahsetmek dururken...
    neden böyleyim ki?

    ve bir kadından hoşlanıyorsanız onu sabit turist yapmamalısınız çünkü en egzotik hayvan için bile hayvanat bahçesinde yatan birini göremezsiniz.

    sonay ı kantinde gördüm her zaman ki yerimde oturuyorum. ve sonay kantin kasasında aldıklarını ödüyor arkadan da olsa tanırdım ama şimdi o olduğundan emin olmaya çalışıyorum. saçlarının altını boşaltmış: saçlarını kulak hizasından yukarıya doğru dört beş santimlik bi bölümünü 3 numara kesmiş ve geri kalan saçını at kuyruğu yapmış. siyah deri montu beline kadar ancak geliyor. bu küçük bedene küçük gelen montu anlamaya çalışıyorum.

    keşke onu 10 sene sonra tanısaydım. sonay aldıklarıyla yanıma geliyor ve "saçlarım nasıl olmuş" diyor.
    cevap vermeden çantasını masaya koyup aralıyor ve ne olduğunu sonradan öğrendiğim, sigara pakedine sarılmış bir çeşit uyuşturucu gösteriyor.
    "bizim için aldım" diyor.

    not: her zamanki gibi kontrol etmedim. kopukluklar ve yazım hataları için yıllar sonra görecek kişiler kusura bakmasın.
    3 ...