haybeye kaybettiğimiz maç olmuştur. abdullah avcı iyi niyetli, yeni birşeyler denemeye çalışıyor, yetenekli yeni gençleri bir yere oturtmaya çalışıyor ama birader bunun yeri hollanda maçı mıydı diye sorduruyor insana. yani şu takımı ne kadar gençleştirmek istersen gençleştir sağ bekte gökhan gönül, ortada selçuk inan, solda arda ilerde umut kesinkez oynayacak. çünkü daha iyileri şuan yok. belki umut'un performansı düşerse değişebilir ama diğer 3 adamı kesecek gerçekten kimse yok. e sen gökhan gönül yerine formsuz bir hamit'i oraya çekersen orası aksar. hamit'in oynaması gereken yere başka adam koyarsan bu sefer orası da aksar. yani aslında tüm gazetelerde yazılanlar aynı sorun da tek. dün akşam sağ bek gökhan gönül, ortada semih-ömer- solda (kötü oynasada yerine adam yok) hasan ali, orta sahada hamit selçuk arda tunay veya sercan'dan biri, ilerde burak-umut koysa, yenilsek bile '' aga sen napıosun'' demezdi. bu sefer suç futbolcularda olurdu çünkü. ama sen gidip tunay gibi sercan gibi adamları ilk kez hollanda maçında denersen, işler kötü gittiği halde daha selçuk yerine maç yüzü görmemiş nuri'yi alırsan suç sana biniyor işte. umarız estonya maçında daha atak ve umut-burak-selçuk 3'lüsüyle kurulu bir kadro ile çıkarız. çünkü bu 3 adam 3'üz gibiler kabul etmek lazım. selçuk artık ikisininde nereye gideceğini nasıl vurabileceğini nerde ne yapacağını iyi biliyor. umut ile burak'a sadece doğası gereği yaptıklarını yapmak kalıyor. yani umut ile burak selçuk'a değil selçuk onlara uyum sağlıyor. koşmayacakları yere top atmıyor, acaba şuraya koşar mı diye düşünmüyor adam. o umut ile burak'ın normal yaptıklarına göre hareket ediyor. e sen selçuk'u almadıktan sonra burak ile mevlüt'ü soksan, gidip dışardan 5 forvette çağırsan bu iş olmuyor.
