Tanım: bazen de, son aşk olmasını isterken, onun bunu bir türlü beceremediğidir.
Belki de ilk aşkım değildi, ama en çok onu hatırlıyorum geçmiş aşklarımdan. O hep ulaşılmazımdı benim, hep en çok sevdiğim.
Ortaokula başlayacağım ya da başladığım yaz, bir tatil kasabasında tanıştık onunda. O zaman için abiydi bana. Hatta abi diyordum, olanca masumiyetimle. Ama yakışıklı bir abimdi, biraz da deliydi. Pek ilgilenmemiştim o zamanlar.
Ardından kuzenimle bir başka yaz tatilinde birbirimizi gaza getirdik. Öylesine uzunu senin/ kısası benim bölüşmelerinden birinde payıma düşmüştü sadece. Laf olsun diye yani, güya... Ama olur ya, oldu işte... Laf olsun diye olmadı benim sevgim, gerçekten sevdim ben onu farketmeden ve farkettirmeden.
Sonra hayatım hep bu sürüncemede geçti. Her yaz yeniden açtığım bir defterdi o. Yaz bittikten sonra biraz daha andığım ve sonra kapatıp rafa kaldırdığım. Evde barkta sürekli adını andığım için ailem ve komşular da durumu farketmişti. Hatta çocuğuz nasılsa ya daha, çeneyi tutamayıp anlattıkça onun hakkında, gülüyorlardı halime. Kimmiş bu delikanlı bir fotoğraf çekil de görelim dediler.
Çekildim, hala da saklarım. Geçen onca yıla rağmen birlikte çekildiğimiz ilk ve tek fotoğrafımızdır çünkü.
Yıllar yılları kovaladı derler ya hani, işte aynen böyle oldu benim için de... Yazlar yazları kovaladı ve ben her yaz kendimi onu ararken buldum. Bazen başarılı oldum, bazen başaramadım... Ama hiç pes etmedim ve hiç pişman olmadım. O benim için her yaz yeniden yeşeren bir ümit olmuştu ve her tatil sonunda yeniden unutmak zorunda kalıyordum onu.
Çok küçüklükten hayatıma girdiği için, sayesinde kepçe kulaklı erkekleri sever oldum ve ela gözlüleri... ve daha çok ona benzeyen erkekleri... Bir zamanlar beğendiğim erkek tipinin robot resmini çizseler, biri tutup onu getirirdi bana. Bir çok kıza göre hiç de dikkat çekmeyecek biriyken belki, benim için en özel olabilecek kadar değerliydi.
Sonra bir gün, onun okuduğu okulu kazandım. Aklıma geldiğinde ne kadar heyecanlanmıştım. Bu sefer karşılacaktık ve o bana aşık olacaktı... Belki de mezun olunca evlenecektik... Olmadı... Ama bu sefer aramızdaki o barajı aştık, aynı okullarda okumak arkadaş olmamızı sağlamıştı. Ara ara çıkıp görüşür, mesajlaşır olmuştuk. Ama sadece bu kadar, ne eksiği ne fazlası...
Artık arkadaş olduğumuzu iyice sindirince, görüşmelerimiz de bir şekilde azalmıştı. Arkadaşımdı sonuçta, sürekli görüşmek zorunda değildik. O hep bir yerlerde vardı... Bir kaç yıl da böyle geçti zaten...
Okullar da bitti, büyüdük... Başka şehirlerde bambaşka hayatlar yaşamaya başladık... Sonra yine bir yaz günü hiç beklemediğim bir anda bir mesaj aldım. Neredesin? Buralara gelmeyecek misin? diye soran. Arkadaşımdı nasılsa, arkadaş gibi cevap verdim. Ama sonra gerçekten yolum düştü onun olduğu şehre, gitmişken onu da aradım. Görüştük...
Sadece çok eski bir arkadaşımla buluşmak istemişken, o geceyi elele tamamladık. Nasıl oldu ne oldu bilmiyorum. Hala arkadaş olduğumuzu düşünüyordum ben, elimi tutmuştu ama olsundu ne olacaktı ki? Ama ona göre öyle değildi. Bu sefer o beni sevmişti. Nasıl olduysa olmuştu ve 15 yıl sonunda beni görmüştü.
Ardından kısa bir süre görüşemedik ve sonra tekrar yollarımız kesişti(bu sefer ben de çok çaba göstermiştim bunun için, çünkü yıllar sonra gelen bu ödülü sahiplenmek istiyordum) Çok güzeldi her şey. inanılmaz güzeldi. Birlikteydik, ailelerin de görebileceği bir şekilde... Herkesin aslında anlayacağı ama adlandıramayacağı bir şekilde... Çok da mutluyduk aslında, birbirimize dokunmadan duramıyorduk. Sürekli yanyana olalım istiyorduk, ama kısacık bir mutlulukmuş yaşanılan. Belki de çölde bir serap.
Yollarımız tekrar ayrıldığında, biz yeniden kendi hayatlarımıza döndüğümüzde, benim aklımda bir daha ne zaman bir araya gelebileceğimiz, onun aklında ise bir daha hiç bir araya gelemeyeceğimiz varmış. Ben hayaller kurarken ona dair, o beni tamamiyle silmiş.
Her şeyin bittiğini ya da bitmesi gerektiğini öğrendiğimde üzülemedim bile. Sinirlenmedim bile... Öyle bir sevgi ki bu, onun mutsuz olmasını bile istemiyorum... Mutlu olsun yine de, sevdikleriyle olsun... Ben de mutlu olurum nasılsa, yaralar yeniden sarılır elbet...
Ama, ama olsaydı eğer... başarabilseydi benim kalmayı... hem ilk hem de son aşkım olmasını isteyebilirdim ondan... Ama cesaret edemedi, belki de yeterince sevemedi... Bunları hiçbir zaman bilemeyeceğim nasılsa... Bu sefer defteri tamamen kapattım ve bu sefer rafa kaldırmıyorum, kullanılmış ve sayfaları bitmiş bir defter olarak, onu uğurluyorum...
Tıpki kelebek etkisi filminin son sahnesindeki gibi, bu sefer gerçekten bitiriyorum...