--spoiler--
Ashab-ı Güzin'in sevincine bir bakın !
Uhud'un sevincine bir bakın !
Hz. Hamza duydu ya bu yeter !
Rasulullah(A.S.M.) yaşıyor ya bu yeter !
Yine daldı Hamza Kureyş'in dalgalarına !
Ama savaşırken bir ara sendeledi Hamza.
Ve boşlukta bir mızrak belirdi.
Ey Hamza ! Uhud'u her anışımızda kaç mü'min girmek ister mızrakla senin arana ?
Kaç mü'min keşke ben öleydim, keşke mızrak benim sineme saplansaydı der ?
Ama Şehidlerin Seyyidi sensin !
Şehidlerin Efendisi sensin !
Uhud'da şehidler var...
Şehidlerin Seyyidi Hamza var Uhud'da !
Rasul-i Zişan'ın (A.S.M.) gözlerinden boşalan yaş,
Hamza'yı yıkar gibiydi !
Fahr-i Kainat (A.S.M.) hiç bu kadar elem duymamıştı !
Hiç bu kadar üzülmemişti !
Ve amcasına hiç böyle seslenmemişti:
'Ey Rasulullah'ın(A.S.M) amcası Hamza;
Ey Allah(C.C.) 'ın ve Rasulü'nün(A.S.M) Arslanı Hamza ;
Ey hayırlar işleyen Hamza ;
Ey Rasulullah'a(A.S.M) koruyucu olan Hamza ;
Allah(C.C.) sana rahmet etsin!
Eğer senden sonra yas tutmak gerekseydi ;
Sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım ! '
Ve bir ayet yankılanıyor Ahzab dağında :
( Bismillahirrahmanirrahim-Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla ! )
' Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki,
Onlar Allah(C.C.) 'a verdikleri sözde sadakat gösterdiler.
Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar
çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi.
Kimisi de şehid olmayı bekliyor.
Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.'
--spoiler--