nietzschenin* manifestosudur. dünya görüşlerini çok dağınık bir şekilde birarada tutarak konular ve olgular hakkındaki düşündüklerini zerdüşt e söyletmiştir. kitap o bakımdan samimidir de karanlık ve karışık olduğu kadar. kadınlar hakkındaki görüşü söylemek isteyen filozof, zerdüştü yaşlı bir kadınla sohbet ettirir ve ne söyleyecekse söyler. bu yönetemle fikirleri nispeten kolay kavranabilse de hâlâ arkada devam eden olay bütünlüğünü takip etmek okuyucuyu biraz zorlar.
-insanlara bir şey verme, onlardan al ve beraber taşı. bu onların daha çok hoşlarına gider.
gibi düzinelerce aforizma aslında yaşlı bir adamla zerdüştün sohbeti veya müridlerine vaazları değildir. nietzschenin bize verdiği öğütlerdir.
aşağıdaki kitapta geçen hikayedeki metafordan benim çıkardıklarım yıldızın içindedir.
uyurken boğazına kaçan ve nefes almasını engelleyen yılanı* zerdüşt çekmeye çalışmış ama yılanın dişleri çobanın boğazına geçtiği için başaramamıştır.* zerdüşt çobana ısırmasını söyler.*çoban ısırır ve yılanın kafasını tükürür. bütün benliği ile kahkaha atmaya başlar çoban.* zerdüşt yanındakilere şöyle söyler:
işte ben o kahkahanın peşindeyim.
böyle de kendi kendime anlamlar çıkardığım, her okuyuşumda bir öncekiyle alakasız ilişkiler kurduğum başucu kitabı. zamanla kümüle şekilde nietzschenin anlatmak istediklerinin bir kısmını anlamaya yaklaşacağımı umuyorum.