bir dostoyevski romanıdır.
şimdi, benim anlayamadığım şey şu: bu yazarlar, eserlerinde toplumsal bir sorunu dile getiriyorlar, iyi hoş da, neden diğer olaylar veya konular bu, işlenildiği söylenen toplumsal sorunların önüne geçmekte? mesela "dostoyevski bu kitabında 'toplum içindeki fakirliğin getirdiği (haksız) aşağılanma olgusu'nu ele almış." deniliyor. o halde ben neden bu kitapta "aşk"ı daha ön planda tutulmuş görüyorum? öyleyse bu tarz kitapları tanımlarken " 'fakirliğin neden olduğu aşağılanma, ezilme' ele alınmış." şeklinde eksik ifadeler kullanmak yerine "dostoyevski bu eserinde; birbirine yakın iki ailenin zamanla düşman haline gelmesi ve çocuklarının bunun verdiği sıkıntılar arasında aşk yaşaması ele alırken, bir taraftan da fakirliğin neden olduğu aşağılanmayı dile getirmiştir." demek daha mantıklı bir davranış olur -ki kitabın adı da nataşa ile alyoşa aşkının, aileleri arasındaki küslük ve düşmanlığı altında harap olmasından gelebilir. yoksa, nelly'nin ve annesinin fakirliği sadece yardımcı anafikir. kitaba adını verecek derecede ele alınmış değildir çünkü. victor hugo'nun "sefiller"i, ismi ve ele alınan anfikri ile bir uyum içerisindeydi mesela. işte bunu anlatmaya çalışıyorum; kitapların tanımlanmasındaki büyük kusuru...
evet, ezilenler var bu kitapta ama parasız oldukları için aşağılanmaları yüzünden değil. kimi aşkla, kimi evlat hasretiyle, kimi annesizlikle...
--spoiler--
aptal bir aşık (alyoşa olur kendisi) için 40 yıllık anne ve babasını kahırlara srürükleyen nataşa'dan da nefret ettim. ben olsam affetmezdim.
bir de, nataşa ile vanya nişanlanmadılar ki. hangi bölümünde bahsediliyor acaba...
--spoiler--