fethullah gülen

entry6798 galeri video88
    163.
  1. okunması gereken yazıları koyuyorum;
    f.gülen : fetullah gülen' in gizli tarihi

    ankara dgm tarafından hakkında gıyabi tutuklama kararı verilmesi, bu kararın istanbul'da kaldırılması ve buna genelkurmay başkanı kıvrıkoğlu'nun sert tepki göstermesi fethullah gülen'i yeniden gündeme oturttu.

    son yıllarda okulları, 'ışık evleri', siyaset ve medya dünyasıyla olan ilişkileriyle tanınan gülen'in uzun yolculuğu nur tarikatıyla başladı.
    said nursi 23 mart 1960'ta şanlıurfa'da yaşamını yitirince, tarikatı, "bundan sonra ne olacak?" kaygısına düstüler. nurcuların bir kesimi, cemaatin başına bir kişinin seçilmesini isterken, bir kesimi de said nursi'nin en yakınlarından oluşan bir 'istişare heyeti'nin kurulmasını ve bu 'ağabeyler konseyi'nin hareketi yönlendirmesini uygun görüyordu. bazıları ise siyasi bir teşkilat kurmayı, bazıları da devlete başkaldırıp silahlı mücadele verilmesini önerdi.

    tahiri mutlu, mustafa sungur, ceylan çalışkan, hüsnü yeğin, bayram yüksel, mehmet fırıncı gibi 'nur cemaatinin ağabeyleri', içlerinde 'en cevval ve en fedakar' gördükleri zübeyir gündüzalp'i bu hareketin başına seçtiler. kendileri de, zübeyir gündüzalp'in altında bir istişare heyeti oluşturdular. zübeyir gündüzalp'in lider seçilmesi, cemaatin içindeki tartışmaları bitirmedi.

    nursi'nin sağlığında başlayan 'yazıcılar-okuyucular' bölünmesi bu kez açıkça ortaya çıktı. said nursi'nin ölümünden ve 27 mayıs ihtilalinin gerçekleşmesinden sonra bu karışıklık daha da büyüdü.

    'yazıcılar', hüsrev altınbaşak önderliğinde ayrı bir grup haline dönüştü. altınbaşak, tahiri, hulusi bey, demirel'in de akrabası olan islamköylü hafız ali, mübarek mustafa, santral sabri gibiler 1930 ve 1940'larda, said nursi'nin yazmış olduğu risaleleri bizzat el yazısıyla kaleme alarak çoğaltmışlardı. bu yazma ve yazarak çoğaltma işini yapanlar nurcular arasında 'yazıcılar' diye anıldılar. zübeyir gündüzalp, ceylan çalışkan, mustafa sungur, bayram yüksel, mehmet fırıncı, mehmet emin birinci ve bekir berk gibi isimler ise ikinci kuşaktan nurculardı. cemaate sonradan katılmışlardı. bu ekip, nursi'nin eserlerini latin harfleriyle kitap halinde basıyordu. bu nedenle onların adı 'okuyucular'a çıkmıştı.

    bir başka lider adayı mehmet kayalar, etrafındakileri silahlandırma çabası gösteriyordu. o, 'okumakla-yazmakla' değil, 'silahla' nurculuğun yaygınlaşacağı inancındaydı. mehmet kayalar gibi düşünen bir başka isim de elazığ'dan müslüm gündüz'dü. gündüz'ün kayseri tarafında yandaşlarıyla atış talimleri yapacak kadar işi ileri götürdüğü söyleniyordu. bir başka aday ankara'dan said özdemir'di. nurcular için önemli bir 'ağabey' olan said özdemir, cemaat içinde oldukça etkili bir isimdi. daha sonra nurculuğun 'tenvir' kolunu oluşturacak olan said özdemir'in ankara'da adamlarıyla silahlı dolaştığı söylentisi de yaygındı.

    o dönemde bir lider adayı daha gizli hazırlıklar içindeydi: erzurumlu bir vaiz olan fethullah gülen. nurculuğun erzurum'da en etkili ismi mehmet kırkıncı hoca, osman demirci hoca (ap'nin nurcu milletvekili) ve muzaffer aslan sayesinde cemaatle tanıştı ve onlara katılmak istedi.

    1963-66 yılları arasında edirne ve kırklareli'nde görevli olduğu dönemde, camilerde yaptığı konuşmaları yoluyla etrafında insanlar toplamaya başlamış, nurcuları ve diğer dini çevreleri etkilemişti. hep ağlayan, bazen kendini yerden yere atan konuşma tarzı ite dikkatleri üzerine çekiyordu. okuyuculuk, yazıcılık, silahlı mücadele gibi tarzlardan ayrı olarak 'hitabet' yoluyla etkiliyordu çevresindekileri. bir başka tarz daha geliştirdi: açıkça nurcu olduğunu söylemedi, nurcu ağabeyleriyle hep mesafeli bir temas içindeydi, konuşmalarında said nursi'nin adını pek kullanmadı. daha edirne ve kırklareli'ndeyken cemaatin içinde yeni bir tarzın temsilcisi olmayı, etrafında yetiştirdiklerini devletin önemli kademelerine yerleştirmeyi hedefliyordu. diyanet işleri başkan yardımcısı yaşar tunagör'ün teşvikiyle fethullah gülen 1966'da izmir'e tayin edildi ve orada hedefine uygun ve kendine has bir örgütlenme içine girdi.

    'yazıcılar'ın lideri hüsrev efendi, hareket içinde saygın bir kişiydi. onun etkisiyle 'yazıcılar', denizli, kütahya, eskişehir, izmir gibi yerlerde ağırlıklarını hissettiriyordu. ege bölgesi yazıcıların kalesi oluvermişti. fethullah gülen ve yeni oluşan çevresi de, 'yazıcılar'la birlikte hareket ediyordu. bunun üzerine 'ağabeyler konseyi'nden zübeyir gündüzalp, mehmet fırıncı ve bekir berk, ege bölgesine gitti. çoğu yerde dersanelere alınmadılar, kimi yerde tartışmalar, kavgalar yaşandı, kimi yerlerde ağır hakaretlere maruz kaldılar.

    zübeyir gündüzalp, ancak daha planlı ve merkezi bir yönetimin ihtilafları çözebileceğini düşünüyordu. istanbul'a dönünce süleymaniye'de kirazlı mescit sokağı'nda bulunan 46 numaralı evi, nurcuların merkezi olarak tahsis etti. mehmet fırıncı, m. emin birinci, daha sonra aralarına katılacak olan mehmet kutlular, kirazlı mescit sokağındaki evin müdavimi oldular. cemaatle ilgili kararlar, said nursi'nin eserlerinin basımı, açılan dersanelerin tespitleri hep bu evde düzenlendi. öyle bir zaman geldi ki, cemaat bu evle anılır oldu: kirazlı mescit cemaati...
    1960'lı yılların sonlarında necmeddin erbakan'ın odalar birliğinden demirel'in emriyle atılması olayı bütün islami kesimleri olduğu gibi nurcuları da etkiledi. 'mason' bilinen demirel'in, 'müslüman' bilinen erbakan'a karşı gösterdiği bu tutum, genelde bütün islami çevrelerde büyük tepki oluşturmuştu. müslümanlara hitap eden bir parti düşüncesi de bu olayla birlikte gelince, bütün islami kesimler heyecanlandı. ardından gelişen hatice babacan olayı bu süreci daha da hızlandırdı. hatice babacan'ın başörtüsü yüzünden ilahiyat fakültesinden kovulması islamcıları ayağa kaldırmıştı. bu olay islamcı kesimler arasında ap'ye olan güveni azalttı ve yeni parti kurma görüşü destek kazandı. ancak nurcuların 'ağabeyleri' içinde parti konusunda bir birlik yoktu ve bazı' ağabeyler' erbakan ismine çok sıcak bakmıyordu.

    nurcu-mhp savaşı

    bu süreçte nurcular erbakan'dan endişelenirken, karşılarına mhp çıktı. mhp, islamcıların desteğini sağlamak amacıyla onları partisine davet ediyor, oy vermeyecekleri de mason uşaklığıyla suçluyordu.

    mhp'liler hüsrev altınbaşak'la da görüşmüşler ve yazıcıların desteğini almışlardı. fethullah gülen'in tavrı da onlardan yanaydı. bir anda ısparta, kastamonu ve elazığ'daki nurcular mhp'ye tam destek sağladılar. ankara, adana, yozgat gibi illerde de bir grup nurcu mhp'ye sıcak davranıyordu. bunun dışında alparslan türkeş, nurcuların arasına adamlarını sızdırdı. türkeş'in nurcular içindeki adamları nur derslerinde "başbuğun risale-i nur okuduğunu, ileride tam bir nurcu lider olacağını" yaydı.

    zübeyir gündüzalp, liderliğindeki ağabeyler konseyi mhp'nin bu müdahalesine karşı çıktı. bu ekip, yayınladığı "tarihi vesikaların ışığı altında islami hareket ve türkeş" adlı bir kitapla mhp'ye açık tavır aldı. bu eser aynı zamanda nurcuların ilk siyasi kitabıydı. bu kitapta, türkeş'in aslında m. kemal ve inönü'den farklı olmadığı, din konusunda onlar gibi düşündüğü, arapça ezana, çarşafa karşı çıktığı kendi sözleriyle aktarıldı. kitap, gündüzalp'in talimatıyla türkiye'nin her tarafına gönderildi ve nurcuların mhp'ye oy vermemesi için geniş bir kampanya yürütüldü. said nursi'nin chp'ye karşı dp'ye oy verdiği, ap'nin de dp'nin devamı olduğu tekrar hatırlatıldı.

    fakat bu ilk açıktan muhalefet bir takım sıkıntıları ve tereddütleri de beraberinde getirdi. kimi yerde "mhp'ye karşı olmak ve onlarla uğraşmak cemaate zarar verir dendi" ve broşürün dağıtımına karşı çıkıldı. mhp aleyhtarı kampanyaya karşı çıkanlar arasında ilginç bir isim vardı: fethullah gülen.

    fethullah gülen, o sırada izmir ve ege bölgesinde vaazlarıyla ağırlığını hissettirmeye başlamıştı. nurculann önde gelenlerinin tavsiyelerine pek uymadığı da görülüyordu. ağabeylerden mustafa sungur ona "nur dersaneleri aç" demesine rağmen, fethullah gülen bu isteğe başlangıçta uymadı. daha sonra yakınlarından mustafa birlik ve mehmet metin ile birlikte kendine özgü, sonraları "ışık evleri" diye anılacak olan dersaneleri açmaya başladı. üstelik said nursi'nin kitaplarını değil, sadece kendisinin hitabetini ön plana alan bir çalışma tarzı tutturdu.
    fethullah gülen'in konuşmaları kasetlere alınıyor ve bu kasetlerle özellikle ege bölgesinde hem taraftar, hem de para sağlanıyordu.
    abdullah yeğin, hulusi efendi, şerafettin kartal, bayram yüksel ve diğer önemli nurcu ağabeyler "bantla hizmet olmaz" diye bu örgütlenme tarzına karşı çıktılar. buna rağmen, fethullah gülen bu tarzda ısrar etti. kemal erimez, mustafa birlik, ilhan işbilen, cahit tuzcu, bekir akgün, mustafa asutay gibi bölgenin ileri gelen nurcuları da fethullah gülen'in yanında yer aldılar.
    fethulfah gülen, nurculuğun içinde bir 'fethullahçılık' oluşturma çabasına girmişti. üstelik fethullah hoca vasıtasıyla cemaate katılanların bazıları fethullah hoca'va mehdi, hz isa, kahtani qibi manevi sıfatlar yakıştırıyorlardı.
    fethullah gülen, 'ağabeylere' ilk muhalefet bayrağını mhp'ye yönelik savaşın hizmete yakışmadığını ifade ederek, açtı.
    erbakan etrafındaki hareketlenme de, nurcuların zeminini önemli ölçüde etkiliyordu. özellikle ankara'daki nurcuların erbakan'ın yanında yer alması, istanbul'daki nurcuları kızdırdı. bu yüzden ittihad gazetesinde ap yanlısı yayınlara ağırlık verildi ve yeni parti kurmak isteyenlerin aleyhinde yazılar çıkmaya başladı. bu durum ise bir anda yeni parti kurmak isteyenlerin tepkisini çekti.
    1 ...