konunun adı zaten üzerindedir. eğer 'tarihi' bir film çekecekseniz ve senaryoda gerçek yer isimleri gerçek kişi mekan vs. isimleri kullanacak, "şu tarihte, şu yerde yaşayan şunun dönemini, şu olayları, bu olayları anlatıcam" diyorsanız, olaya hangi 'etik' ile yaklaşırsanız yaklaşın, gerçeklerden uzak kalmamak durumundasınız. çekeceğiniz filmin illa ki belgesel olması şart değildir. önemli olan gerçek isimlerle çektiğiniz zaman gerçeğe duymanız gereken saygıdır.
misal; orta çağ avrupası'nda geçen bir film çevireceksiniz. insanları budist, doğal olarak da çevredeki yapılardan tutun da insanların kılık kıyafetlerine kadar bu dine uygun olarak tasarlayabilir misiniz? evet, mümkündür. ama bunun adı tarih filmi olmaz. olsa olsa fantastik film olur. şunu da söyleyebilirsiniz, "ben, falanca memleketi filan dönemde anlatıcam. ancak, konuyu şu olaylar yaşanmasaydı, bu vuku bulmasa, olaylar şöyle gelişmeseydi, ya da böyle olsaydı üzerine kurucam, seyirciye de bunu açıkça söyliycem." evet, bu da yapılabilir, hatta yapıldı. (bkz: osmanlı cumhuriyeti) şimdi bu filmi bir dönem filmi olarak değerlendirip eleştirmeye kalkan varsa, zaten hiçbir şey anlamamış demektir. bu bir fantastik filmdir, senaristlerin hayal gücü, yönetmenin bakışı açısı vs. ile olmayan birşey hayal edilerek canlandırılmıştır.
bir yaşanmışı filme almaya kalkıyorsanız, en önce yaşayıp gitmişlere saygı gereği olanı biteni, tarihin seyrini yanlış aksettiremezsiniz, tarihe saygı en önemli maddedir. tarihçiler, tarih danışmanları, arşivler vs. var. açar, okur, sorar, danışırsınız.
sanata saygı için, eğer gerçek bir dönemi filme çekecekseniz, kılık kıyafet ve mimari gibi en temel öğelerden başlayarak, o dönemin en ince ayrıntılarını incelemek durumundasınız. sanat yönetmeni, sanat danışmanı vs. diye ciddi meslekler var. olmasın bu adamlar/kadınlar o zaman. hayal edin ve kafanıza göre film çekmeye kalkın. sanat yönetmeni, eğer orada olup da kendi sanatına saygı duymayacaksa, o hiç olmasın zaten. gerçek bir dönemi anlatıyorum diye yola çıkıp, bölümler arası 100 küsür yıllık git geller yapamazsınız. şimdi 1950'leri anlatan bir film yapacaksınız, ama yakıştıramadığınız bazı öğeleri, 100 bile değil, 30 sene sonrasından 1980'lerden alacaksınız. o dönemin abiyelerini değilde de, 80'lerin kıyafetlerini kullanacaksınız. ya da arabaları 50 model değil de 60,70,80 model tasarlayacaksınız. ama olayların seyri hep 1950'de geçecek, hatta o yıllarda yaşanmış gerçek bir hikayeyi konu alacak. hangimiz çıkıp da buna tarih filmi derdik? titanik filmiyle ilgili eleştirileri hatırlayanlar bilir. adamın elindeki tabancanın modeline varana kadar ciddi eleştiriler geldi. üstelik film, yaşanmış bir olayı, belli bir tarihi konu almasına rağmen, romantik bir kurguyla anlatılmış, dönem filmi iddiasıyla ortaya çıkmamıştı.
başlığa konu olan muhteşem yüzyıl dizisi, belli bir tarih aralığında geçmektedir. osmanlı deyince,* genel olarak, padişahta sarık, sadrazamda kavuk, ahalide fes, pencerelerde kafes türünden bir genelleme anlaşılmaktadır malesef. hal böyle olunca, siz topu topu 46 sene hüküm süren bir padişahın dönemini anlatırken, neredeyse 300 senelik ileri geri oynamalarla, kılık kıyafet, kural, kanun, adet, töre, mimari ve aklınıza gelebilecek herşeyi değiştirirsiniz. memlekette, "ben aydınım" diyen ve en başta bu durumu, eleştirmesi gerekenler de alkış tutunca, konu eleştirilemez bir hal alır. *
tarifi film çekecekseniz, tarihlere ve bilinen yaşanmış olaylara sadık kalmak zorundasınız. dönem ismi veriyorsanız, o döneme, yaşamış insanların ismini veriyorsanız, o insanların yaşadıklarına, devlet ismi veriyorsanız, o devletin yaşadıklarına sadık kalmak durumundasınız. yoksa yaptığınız en basitinden 'komik' olmaktan öte gidemez.