Yine bir eylül ayına daha girmeden bütün takımlarımız hüsrana uğradı. Hiç kusura bakmasın ama Ertuğrul ne kendini ne de takımını hazırlayabilmiş maça... Ki kendisini de o kadar severim ama yapamadı. 2 günde 3 hüsran yaşanılan bir hafta yaşadık. Hakeme de bir şey söylemek anlamsız. Bu adamlar senelerdir böyle. 2 dakika önce Carson'a kart gösteren yüreksiz herif Twente golü atıp turu garantiledikten sonra aynı kartları gösteremedi adamlara. Yine de önemli olan 3-1'lik skor avantajıyla buraya gelen bir takımın 4 gol yiyerek turu yitirmesi. Yahu 2 top yapamadık maç 3-1'e geldikten sonra, yalan mı? Bursa sahasına gömüldükçe gömüldü. Ta ki golü yiyince rahatladı. 2. yarının 45 dakikasına 30 dakika daha eklersen 75 dakika eder. 75 dakika bulamadığı golü de 4 dakikada bulacağını zannetmek komik. Yahu 1-1'i bulmuşsun, ondan sonra da pozisyon da bulmuşsun ama bizimkiler o kadar eminler ki buradan çıkaramazlar artık diye adamlar 1 dakika içinde 2 gol bulunca ambole oldular ve tüm oyun değişti. Basser'in kart aldıktan sonra da ısrarla oyunda tutulması Ertuğrul'un başka bariz hatası. Bu tip maçlarda Türk takımlarının maçı 11 kişi bitirdiği zor görülmüştür. Gerçi bu akşam oynanan Avrupa Kupası maçlarına bakıyorum da gösterilen 12 kırmızı kartın 8'ini deplasman takımları görmüş. Futbolcular deplasman maçlarının stresine hazırlanamıyor demek ki... Yazık yine de, 3-1 ile geliyoruz buraya ve 4-1 yenilip dönüyoruz. Yani kendi sahamızda 4-0 mı yenmemiz lazım tur atlamak için? Bursa'ya ve Bursaspor'a geçmiş olsun diliyorum. Ama görünen o ki bu sene Avrupa Kupaları'nda hüsran yaşamaya devam edeceğiz.
