son reklamı ile gözümden iyice düşmüş kuruluş.
bilmeyen vardır yazalım buralara ki bilmeyen kalmasın. bir çocuk, babasının büyük ihtimal karne hediyesi olarak aldığı bisiklet ile digiturk sahibi çocuğun yanına gidip "değiştirelim mi?" tarzı bir öneride bulunuyor. çocukta kanalları aklına getirip "olmaz" diyor.
geç kardeşim sen bu ayakları, bisiklete binmeden, şöyle bir ezilme tehlikesi geçirmeden yaz tatilinin tadı mı çıkar. öğlen sıcağında 30 derece yokuşu g*tündenn ter akarak çıkıp ; kendini bayır aşağı bırakmanın, tatlı sert rüzgar ile gözüne toz kaçmasının zevkini yaşamadan adam mı olunur. sen git evinde alakasız bir kanalın çizgi filmlerini izle anca. gerizekalı, yaratıcılıktan uzak, önüne hazır gelen renkli animasyonlar yaşamından çıktığında; yüzünde veya vücudunun hiçbir yerinde yara izi olmaması yanına kar mı kalacak, yoksa bisikletten düşüp kafası yarılan çocuğun alnındaki iz, kızlarla daha rahat iletişim kurmasını sağladığında; oturup dizney çenıl'ın gereksiz çizgifilmlerinden mi bahsedeceksin. sınıfın en uyuz kızına.
sen; bisikletini değiştirmeye çalışan çocuk, sakın öyle bir gaflet içerisine düşme! tekerlekle sıkıştırdığın kola kutusunun motor sesine benzeyen sesiyle sokakta bir aşağı bir yukarı gidip gelirken, evinde eski futbaol maçlarını izleyip ezberleyen mongol, ileride senin yerinde olmak için can atacak. kıymetini bil babanın. "iyi ki bana bisiklet almışsın babacığım." de ona. git sarıl. o sana bisiklet değil, bir yaşam tarzı aldı. gezmek, dolaşmak, terlemek ve terli terli su içip anneden azar işitmenin keyfini çıkar. ileride nasıl olsa çıkaramayacaksın. çocuğun "bana bisiklet binmesini öğret." dediğinde, "ben evde digiturk izliyordum, bilmiyorum." demek zorunda kalmayacaksın. düşe kalka öğrendiğin bisikleti sakın ola çocuğuna öğretmemezlik etme.
mongol bir nesil istemiyorum, biisklete binmek için "bir tur versene" diyen yaşıtlarımdan daha şanslı olan ben, digiturkten yaz ayları bouynca nefret ediyorum.