Adalet teorisinde bir bilinmezlik perdesini savunur. Eğer kişiler dünyaya hangi sosyoekonomik şartlarda geleceklerini bilmeselerdi, en adil olanı, toplumda zayıf konumda olanın durumunu düzeltici uygulamalar isterlerdi eğer hayata bu bilinmezlik perdesinin ardından baksalardı der. Özetle yasa koyma işleminin yapılırken tarafların içinde bulundukları subjektif durumlarından tamamen sıyrılması gerektiğini savunur, bu nedenle dikkat çekicidir.