bulaşık deterjanı ve antivirüs yazılımı ne kadar ilişkili ise ancak o kadar ilişkili olabilen kavramlardır. ikisinin ortak noktası? "Eeeee, insan tarafından tüketilmesi!" demek ki insan aklı gerçek evrenden daha fantastik olabiliyor: gerçekte olmayacak kombinasyonlara kalkışıyor.
genelde islam coğrafyalarında demokrasiden aşağı yukarı anlaşılan şudur: muhalefetteysen sayına göre ya yeraltı örgütü kur ve sağı solu kendinle birlikte havaya uçur, insanları ayaküstü idam et, internete koy; ya da -biraz daha kalabalıksan mesela- seçimlere katıl ve hep zulme uğrayan zavallı masumu oyna, tek başına iktidar ol, sonra diğerlerinin sesini tek tek kısıp haklarını bir bir gaspetme imkanlarının kullanılması, toplumu olduğundan daha geri götürme çabaları, yok hemen beceremiyorsa en azından olduğu yerde sayması için dünyadan kopuk bir fantezi aleminin pompalanması, beyinler iyice çürüyene kadar hep aynı hikaye yani.
senin daha farklılığı kodlaman, anlaman ve anlatış şeklin demokrasinin temel prensipleri olan özgürlükçü tavır, hadiseleri kansız da tartışabilme ve senden olmayanı tolere etme ilkeleri ile uyuşmuyor: batının 1400'lerden itibaren geliştirdiği bu prensiplerin altını boş buluyorsan, sen "bir müslüman olarak" al daha farklı doldur, farklı yorumla ve yeni bir bakış açısı kazandır, alternatiflerini getir. ama hala koyun masalları ile tatmin olan bir sürü insan hangi düşünsel malzeme ile yapacak bunları? "ahlak"ın ancak öldükten sonra işe yarayacak bir çeşit "cennet puanı" olduğunu zannetmek ile mi? bilim diye teknolojik icatları tüketmeyi anlayan, insanı ancak bir hayal kahramanının kulları paydasında ortak sayıp, sabit kimlikler ekseninde sosyal alanı tanımlayan bir öğreti. hangi dinamik ile?
demokrasi insanlar arasındaki farklılıkların ifade edilebilmesi, yaşanabilmesi ve toplumun içinde ses bulabilmesi, eyleme dönüşebilmesi; kurumların, anlayışların ve şahısların sürekli sorgulandığı çetrefilli hadiselere adeta bağımlıdır. mükemmel olmadığının farkındadır, ama geliştirilebileceğini deneyler. gelgelelim "islam'ın çok şükür hiç bir bağımlılığı yoktur, gayet mükemmeldir daha iyisi gelmez bir daha, zaten bu dünya ve üzerindeki herşey, canlı cansız farketmez külli yalandır, gelip geçicidir, hayat test yeridir, allah sadece kendisinin bildiği bir proje çerçevesinde zaten hem olacakları hem de kimin ne olacağını yazmış, herbir şeyleri de muhammed'in yüzü suyu hürmetine "löp" diye yoktan yaratmıştır, tarihsiz gürültüsüz, zamansız ve mekansız, keyfi... bir de her kafadan bir ses çıkarsa sosyal nizam bozulur, şeytan kazanır," vs. uydurun işte, sebil bu din batağı; dibi bir türlü gelmeyen bir bataklık.
ve elbette "demokrasiiiii" diye yırtınmak ihmal edilemez bir ibadettir... arka planda islam dehası içten içe tekrarlıyor elbet "demokrasi de ne lan, yemişim demokrasisini..." diye.