Çekildiği yıl da göz önünde bulundurulduğu zaman kült olmayı fazlasıyla hak eden bir yapım. Efsane sahneleri, oyunculukları, senaryosu ve kurgusu bakımından diğer filmlere öncülük ediyor. Öyle bir film düşünün ki bir duş sahnesi için 2 gün uğraşılsın.. Ondan sonra da bu sahne efsaneler arasına girsin. Alfred Hitchcock'ın adını fazlasıyla duyurduğu filmlerden sadece bir tanesi. Her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır derler. Burada da Hitchcock ben burdayım demiş resmen çekim teknikleriyle. Hitchcock filmin özellikle siyah beyaz olmasını istemiş. Renkli olacağı zaman gerilimden çok korku filmine bürüneceğinden sakınmış. Ama asıl nedeni filmi ucuza mal etmekmiş. Öyle ki 1 milyon doların altında maliyetli çekilen film tam 40 milyon dolar hasılat yapmış.
Özellikle psikiyatri ve bilinçaltı konularına ayrıca değinilmiş filmde. Kişilerin konuşma tarzlarından tutun baktıkları yöne kadar çokça şey dikkate ve olayı araştırmaya itiyor. Gerilimi hat safhada yaşadım izlerken. Bazen sahnelerde yeterince gerilebilirsiniz ancak filmde öyle bir soundtrack kullanılmış ki daha da geriliyor insan. En iyi film müzikleri dalında da ödülü var. Eleştirilecek yönleri de hayli sık filmde. Ama kurgu veya olaylar arasında değil. Sahneler üzerine eleştirilecek kısımlar bunlar. Özellikle bıçak sahnelerin de çok yapmacık bir savurma mevcut.. Sahnelerin oluş biçimleri o yapmacıklığı örtmüş.
Oyunculuklara gelirsek özellikle gerilim filmine yakışacak Anthony Perkins çok yukarıya taşıyor filmi. Norman Bates'in o psikopat gülüşünü hala aklımdan çıkaramıyorum. Bayan oyuncuların korku anlarında ki verdikleri tepkiler günümüz filmlerinden çok çok ötede. Gerçekten verilmesi gereken davranışlar.. Janet Leigh ve Vera Miles siyah-beyaz bayanların o sade güzelliğine çok iyi uyum sağlamışlar. Hepsi etkileyiciydi..