Hani daha sekiz yaşındasın.
Çarpım tablosunun kabusun olduğu zamanlar.
Okuldasın. Öğle yemeğinde annenin beslenme çantana koyduğu patatesi yedin. Önlüğünün beyaz yakasını terden sapsarı yapana kadar tepindin arkadaşlarınla.
Hani daha sekiz yaşındasın.
Müdürün gözüne canavar gözüktüğü yıllar.
Öğretmen gelmedi öğleden sonra, eve gitmekti gereken. Fakat daha tatlı geldi saklambaç oynamak.
Hani daha sekiz yaşındasın.
Babanın herşeyi yapabileceğine inandığın çağlar.
Eve geldin. Annen açtı kapıyı. Sabun kokulu, kolalı beyaz perdeleriniz var. Yemek kokusu doldurmuş evin her bir yanını. Dışarda kar
Hani daha sekiz yaşındasın.
Annenin kanatsız melek olduğunun farkına varmadığın anlar.
Bu ne hal, toz toprak yine üstün başın, abin top oynamaya mı daldı yine? sorunun cevabını vermeye fırsat kalmadan, doğruca banyoyo sokuyor seni.
Hani daha sekiz yaşındasın.
Abinle mahallede gizli gizli övündüğün yıllar.
Haşlanmaktan hallice yıkandın. Ödevin de yok ne hoş. Göz kapaklarına söz geçiremiyorsun. Uyuyorsun. Dışarda kar var.
Hani daha sekiz yaşındasın.
Daha kirlenmedi senin nezdinde dünya