izlediğim ve beğendiğim tek diziydi...
bu uzun zaman önce bitmiş, şu aralar tekrarları yayınlanan, türkiye'nin en güzide dizisi hakkında uzunca, hakaret içeren yorumlar yapacağım.
biliyorum ki bu yorumları geçe bıraktım, fakat karakter tahlilleri yeni yeni şekillendi, oturdu kafamda.
ednan 60 yaşında olup, eve 20'lik çıtır getirdikten sonra ömür boyu sorunsuz, mutlu, mesut şekilde yaşayacağını mı sanıyordun? hele ki evde playboyların şahı, ayak üstünde 10 kızı idare eden bir sarı pipi varken? o sınırı aşmış boynuzlarınla tüm ülke ip atlayacak pozisyondayken, senin holding patronu, sayılı zengin iş adamı profilin ne yazık ki tüm yalı ahalisinin üstünden geçmesine engel teşkil edemedi...
bihter aahh bihter'im, ah yavrucuğum... olan hep sana oldu. evet, kocanı aldattın, ama aşkın ne denli güçlü bir duygu olduğunu bize bir kez daha yaşayarak gösterdin. yalnız, behlül için değmezdi, bunu anlamalıydın. ne yazık ki o kör olmuş gözlerinle gerçekleri göremedin. bu günah sadece sana yüklenmemeliydi gülüm, bunu hak etmedin. yer yer psikopata bağladın, gülme krizlerine girdin, ağlama krizlerine girdin. o krizden bu krize koşarken aşık olduğun adam çoktan başka memelere yelken açmıştı bile... allah rahmet eylesin...
behlül kaçma taktiklerine hayran kalmadık değil. her durumda ve her zorlukta kaçışa hazırlanan sen, gerçeklerden bir türlü kaçamadın. kaçtığını sandın, ama yanıldın. günahlarından sıyrılmak için o şımarık, yalı gülü nihal'e sığındın. madem amcanı sırtından bıçakladın, neden bihter'i alıp buralardan gitmedin? nasıl hala yüzüne bakabildin o adamın? üstelik karısını bafilediğin yetmedi, kızını da koynuna aldın. şerefsizliğin, utanmazlığın ve o keçi sakalınla ömür boyu mezarlıklarda bali çekmen dileğiyle...
firdevs hanım entrikalar kraliçesi firdevs... yalıya taşındığın günden beri bir rahat durmadın. uykunda bile ortalığı karıştırmak adına bir şeyler düşündüğünden eminim. çetin'i kapmakla kalmadın, yatağa attın, kafam kadar yüzüğü de kaptın. ama trilyarlık servetin üstüne konamadan, kader senin üstüne kondu. ednan'ı da kafalayamamıştın zaten, kızına kalmıştı. kendini şanslı gördün ama en sonunda gelen vurdu, giden vurdu...
nihal günah çıkarma departman müdürü... başlarda çiçekli, böcekli tokalar takarak ortalıkta gezinirken gözüme o kadar da sinir bozucu gelmiyordun. behlül'ü kaptıktan sonra olanlar oldu. bi havalar, bi bişeyler... sana saf diyerek iltifat etmeyeceğim. sen bildiğin gerizekalının, aptalın tekisin. burnunun ucunu o kadar görmemekte inkar ettin ki, behlül'ü ilahlaştırıp, götünü kaldırmaktan başka bir şey yapmadın. sorun behlülde değildi, sendeydi...
bülent yeni nesil ergenlik çağında böyle şeyler yapıyormuş, sayende gördük. durup durup, aa babam geldi, aa bihter geldi, aa behlül geldi, aa bokum geldi... bu ne delikanlım? evin bekçisi miydin, oğlu muydun? tek derdin pencereden yalıya rapor verme peşinde koşmaktı. bunlarla uğraşmaktan 31 bile çekmeyi öğrenemedin...
matmazel asil ve gururlu bir kadındın. tüm gerçekler açığa çıktıktan sonra ednan'ı kapmaman için hiçbir neden yok. hayatta başarılar...
beşir sustun, sustun, patlayacaktın artık! içinde biriktirdiklerin ve o moron nihal'e olan aşkın senin de gözünü kör etmişti. zira nihal'e aşık olmak için ancak kör olmak gerekiyordu... allah rahmet eylesin...
geldi geçti... final sahnesinde itiraf ediyorum, ağladım. hem de ne ağlamak...
bu dizi, aşk denen şeyin ne kadar takıntılı olduğunu ve aşkı için bir kadının, bir erkekten daha cesur, daha kararlı, daha tutkulu olduğunu bize bir kez daha göstermiştir.