yani diyor ki 'paran yoksa siktir git pezevenk, sen kimsin bizimle oynayacaksın?'
onlarca yetenekli insan bir klüpte maddi sıkıntılar yüzünden oynayamıyor.
oynayabilenler de üste çıkamıyorlar yabancı özentiliği yüzünden.
başımdan şöyle bir olay geçmişti:
14 yaşlarındayım, bursaspor seçmelerine gidiyorum, sabah saat sekiz.
servisi bir mahalle uzaktan kalkıyor seçmelerin, yetişmek için koştum ama kaçırdım.
ben de yetişebilmek için hiç durmadan koşmaya devam ettim...
derken önümde bir mercedes durdu, cam açıldı, takım elbiseli bir adam, arkada eşi ve benim yaşlarımda bir çocuk.
bana 'seçmelere gidiyorsan atla.' dedi, ben de tabi bindim arabaya ama içerde gördüğüm şeyler bütün hevesimi yıktı.
10-15 adet adidas krampon vardı. 'bunlar ne için?' dedim, 'antrenöre hediyemiz.' dedi çocuk, 'bagajda da toplar var.'
benle yaşıt bir çocuk, üstünde orjinal bir real madrid forması, benim üstümde ise pazardan alınmış 23 numara beckham...
kızardım, bozardım, utandım yırtık halı saha ayakkabılarımdan...
sahaya geldik, indik arabadan. hoca arabayı görür görmez koşup geldi. 'hediyeleri' aldı. çocuğun babası
'oğlanı seçmelere getirdim.' dedi, antrenör 'hiç lüzum yok. ismini kaydedelim, hadi hayırlı olsun.' deyip
çocuğun adını falan aldı.
ben zaten bittim tabi o sırada, her neyse...
maç başladı, sahada 14 kişi var, hepsi kendi forvet olarak yazdırmış... kaleci dahil.
bir tek ben orta saha olarak yazdırmıştım, şans eseri bana forvet düştü. kimse kendi yerinde oynamadı o süre zarfında.
oynadık, maç bitti. kazanacağımı biliyordum, iyi oynadığımı düşünüyordum zaten.
ben de kazandım seçmeleri... ama gitmedim, çünkü futbola olan tutkum belki yanlış ama o gün bitmişti.
tabi bu kadar uzun yazıyı okumazsınız muhtemelen de işte futbol bu tip şeyler yüzünden gelişmiyor.
o olaydan sonra bir daha hiç bir klübe gitmedim, sigaraya başlamalarla falan fişimiz çekilmiş oldu zaten...