acıdır tahmine gerek duyulmayacak kadar hem de, sonu belli bir piyesin sergilenmesini izlemek.. acılara dokunmayanların soğuk ellerinde oynanır bu..şaaşalı ofisler içinden karanlık odaklar bünyesinden çıkma maşalardır cenaze namazında boy gösterenler.. kanlar akar durur oluk oluk önlenemez ancak, ülke büyüyerek bölünecek der kendinden emin şekilde bir tanesi beklememek gerek nihayetinde insanlığının izahını, ne de olsa anlamaz her bayram şehidini mezarında öpüp koklayanı.. babalar telaşededirler lakin analar parçalanmışlık nedir gösterirler kırık belleri ile iki büklüm halde sorulmaz aslı astarı, bir seferi daha yoktur kuzusunun süt kokan tenini duyumsamasının.. ne başından ne sonundan hiç bir duyarlı vakıf olamaz çok, ona verilen kadarını alır vatansever yüreğinin derinliklerine.. aması vardır işin, oyunlar devam ettirilir ustalıkla ocakta mehmet nisanda mehmet mayısta mehmet gider.. ama nedendir nasıldır da anlanmaz gerçek, pasifik ekseni sis ve pustan arındırılmış iken.. çıkmaz millet hakikate yaşayamaz kendi yazdıkları destanları.. 96 da karar alınır basılır düğmeye, gel gör ki zordur o cenaze aracı üstünde tüten memleket kokulu aslanın masumiyetinde yüceltmek ülkeyi katiller yurdunda.. gafil avlarlar bildikleri nispette, anlatamazsın da hiç bir şeyi alıştırdılar nasılsa onlarca muhtaç varken coğrafya insanını sömürmeyi.. kalır yani geriye almina mehmet almina mehmet ve yine mehmet ve de onların ölümüne sebebiyet veren bakteriler.