teknolojik imkanlar arttıkça çevremizdeki insanlardan, küçücük detaylardan nasıl da kopar olduk. dedelerimiz bir otobüs yolculuğunda tanıştığı bir adamı kırk yıl anlatırken, biz takıyoruz kulağımıza kulaklığı yanımızdakinin yüzüne bile bakmaya vaktimiz kalmadan o müzikle uyuyup gidiyoruz. cep telefonu mesajlarının olmadığı zamanlarda küçük küçük notlar hazırlardık arkadaşlarımızla birbirimize. o dijital ekranlar samimiyetimizide mi aldı götürdü nedir? köydeki evlerde bir iki dakikada ekmek yapan o süper lüks makinelerden yok, evin avlusunda isten kapkara olmuş bir ocak var, ve ocağın odun ateşinde pişen mis gibi ekmekler... karşısına oturup saatlerce konuşmadan aptal aptal baktığımız televizyonlar yerine mum ışığında anlatılan hikayeler, hayat tecrübeleri varmış. sonuna kadar klişe ama modern olalım derken daha da yalnızlaşıyoruz galiba.