bir çocuğu bütün iştahıyla,
hayatın anlamını ellerinde tutuyormuş,
dünyanın bütün gizemleri, bilgisi, gücü ondaymış gibi
kıpkırmızı bir elmayı ısırırken gördüğünüz andır..
ya da ab-ı hayatmış, içince ölümü, ölümsüzlüğü,
bilcümle hayat kısırlıklarını geride bırakacakmış gibi
baktığı bir bardak limonataya yaşama amacıymışçasına uzanırken..
hani alper canıgüz diyor ya "5 yaş insanın en olgun çağıdır. sonra çürüme başlar." diye..
kıskanıyorum..
iyi ki çocuklar var.. iyi ki elmalar var..