kapıcı kızı olmak

entry31 galeri
    16.
  1. beni çocukluğuma götüren başlıktır kendisi.

    bundan yıllar yılar önce -yani o kadar da yıllar değil de bir 10-15 sene kadar önce işte- bir anadolu ilçesi için büyük sayılabilecek bir ilçede oturuyorduk. orada doğmuş, orada büyümüş ve il sınırları dışına doğru düzgün çıkmamış -çıksa bile hayal meyal hatırlayan- bir çocuk olarak gayet büyük bir ilçe gibi geliyordu bana. bu bilgileri niye verdim bilmiyorum amk ama işte pek kapıcısı falan olan apartman yoktu işte. yıllar yıllar -ki bu seferki gerçekten uzun süren yıllar- boyunca giriştiğimiz kooperatif sonucu bir evimiz olmuştu. yıl sanırım 1997 ya da 1998. apartmanın tabelasında yıl yazıyordu pek fiyakalı falan. ilçenin en yeni apartmanlarından biri olduğumuzdan mütevellit(?) kapıcımız da vardı. şimdi düşünüyorum da kapıcımız tam bir hanzo,barzo,kro sıfatlarına yakışan bir adamdı. adı seyfettin gavat herif. biz top oynarken "çimleri biçecem" falan diyerek siktirlerdi bizi.

    neyse işte bunun biri benden iki yaş büyük biri de bir yaş küçük kızları vardı. çocuk olduğumuzdan sosyal statü falan anlamıyoruz. -hepimiz çocuğuz işte amk statü ne demek- biz onlarla farklı olmadığımızı düşünsek de onlar hep bizden bir adım geride durmaya çalışırlardı. biz birbirimize yaptığımız şakaları onlara da yapardık ama şakaların bizde bıraktığı etkiyle onlarda bıraktığı etki farklı olurdu. ağır olurdu onlarda. biz ağır olduğunu anlamazdık tabi.

    aynı okuldaydık bu iki kızla. okulda bizi görmemezlikten gelirlerdi. halbuki biz aynı apartmanda oturuyorduk. niye bizi görmemezlikten gelirlerdi. anlamazdık. hatta küçük olanının sınıf öğretmeni de bizim apartmanda oturuyordu. gıcık kadının tekiydi.

    bazen akşamları çöp almaya bu gavat seyfettin kızlarını yollardı. benim boyum kapı deliğinde bakmaya pek yetmiyordu o zamanlar. "kim o?" sorusuna cevap gelmeyince, kapıda onlar olurdu. belki cevap veriyorlardı ama sesleri o kadar kısık konuşurlardı ki duyulmazdı. açardım, kutuya bırakırdım çöpleri. suratları yere baktığından pek göremezdiniz yüzlerini. iyi akşamlar der kapatırdım. gavat seyfettin 20 dairenin çöpünü ufacık kızlara aldırırdı. koca çöp kutusunu 5 kat indirir çıkarırlardı. gavat seyfettin.

    yaz geldiğince çok seviniyorduk. çünkü sanki zorunluymuş gibi kışın top oynar, 10 yıl boyunca sadece bir kere akmış o akmasında da taşmış olan deremizde mağaralar kazar, yazınsa gündüz bisiklet sürüp akşam saklambaç oynardık. bu kızları da zorla ikna eder saklambaç oynamaya başlardık. saklanışları bile utangaçtı. en zor onları bulurdunuz. saklanmayı iyi bilirlerdi. komik bir şey olduğunda biz çocuk olmanında verdiği abartıyla sokakları inletirken onların dişlerini zor görürdünüz.

    hiç çözememiştim bu iyi saklanabilmeyi. sonra biz de büyük şehire geldik, biraz büyüdük. hanzo, barzo, kro sıfatlarına yakışan değil tam aksine aşırı naif bir babam var benim. ve hala farklı platformlarda(?)olsa da "çimleri biçecem" diyerek siktirlenen bir kendim.

    statünün ne demek olduğunu biraz çözdüm. çünkü artık ben de bazen birkaç adım geriden yürümek zorunda kalabiliyorum. bazı şakaların etkileri bende daha büyük olabiliyor. sesim bazıları tarafından yeterince duyulamıyor. bazılarını iyi gördüğüm halde görmemezlikten gelebiliyorum. kahkaha atılan şeylere gülümseyerek tepki veriyorum. en ilginci de hiç gereği yokken dahi iyi saklanabiliyorum istediğimde.

    kapıcı kızlarından büyük olanı evlenmiş çocuğu olmuş, küçüğüne ne oldu bilmiyorum. istemeyerek ve yıllar sonra da olsa statünün ne olduğunu öğretti onlar bana. iyi öğrettiler hatta. olay aslında bu kadar trajik değildir elbette ama ben kattım biraz trajedi. her neyse de hepimiz-ya da bilemediniz çoğumuz- yeri geldiğinde kapıcı kızıyız. iyi saklanırız.
    37 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük