bu yılın ilk "gelenekselleşen bayram olimpiyatlarını" da atlattık sağ salim.
"en iyi baklava dalında" teyzem yıllardır süre gelen birinciliğini yine korudu. "ay rejim yapıyorum ama bu kızın baklavasına dayanamıyorum" cümlelerinden sonra kazandığı birinciliği sadece "afiyet olsun" diyerek kutlayan teyzem, "bunun şerbetini sıcak mı döküyorsun, soğuk mu ?" sorularına "ablamla beraber yaptık zaten. hepiniz yaptığı gibi, farklı bir usulü yok" diyerek mütevaziliğinden de hiç ödün vermedi.
"en hızlı temizlik dalında" nurten teyze bu sene rakiplerinin önüne geçerek şaşırtıcı bir sonuca imza attı. "kız sen bayram 2 gün önce gelmedin mi tatilden. ne ara temizledin koca evi, maşallah" ve "ben kutu gibi evi 2 hafta da anca temizleyebildim. onda da daha yorgunluğumu atamadım" cümlelerinden sonra ödülünü alan nurten teyze "ne olacak canım. perdeler zaten temizdi. viledayla iki sildim, camları sildim işte." diyerek haklı sevincini yaşadı.
"en hamarat gelin dalında" küçük yengem hem kendi annesinin, hem kaynanasının hem de kendi evinin temizliğini maddi durumu iyi olmasına rağmen başkasına yaptırmayıp kendisi yaptığı ve ayrıca iki çeşit börek ve baklava yaptığı için layık görüldü. kaynanası tarafından da juri özel ödülünü kazandı.
"en hızlı perde takma dalında" kazananın kim olduğunu bilmiyorum ama kaybeden benim. bitmek bilmeyen komşunun oğulları ve kuzenler benden açık ara önde. "kaç dakikadır oradasın. takacağın iki perde altı üstü." laflarından sonra zaten yanlış kulvarda yarıştığımı anlamıştım.*
"en iyi gelin adayı dalında" bu yıl süpriz gelişmeler yaşandı. daha önce bu dal da hiç bir renkli gözlü aday derece girememişken bu yıl iki adet yeşil gözlü bayan ikincilik ve üçünlük koltuğuna yerleşti. bunda anneme özel yaptıkları kahvenin payı olduğunu duyan diğer gelin adayları şike karıştı diyerek itiraz ettiler ama annem halinden gayet memnun gibiydi. ama tabi ki ilk sıra esmer, kahve rengi gözlü, sürekli anneme sevecenlikle konuşan nurcan yengenin kızı ilayda'da.
"en fazla harçlık verenler dalında" dayım yine birinciliği kimseye kaptırmadı. yıllardır bu dalda birinci olmanın verdiği ukalalıkla bana da harçlık vermeye kalkarak "senin maaşın daha çok yüksek değildir. al bunu kızlarla yersin" diyerek gevrek gevrek güldü. bir de benim yiğenlere verdiğim harçlığı "tequ sende harçlı dağıtır olmuşsun bu sene ama bu parayla çocuklar çarşıya gidip gelemez. hem senin daha etin ne, budun ne. evlen ondan sonra" diyerek daha ilk kez katıldığım bu dalda beni rezil rüsva etti.
hasılı bayramlar olimpiyat tadında geçiyor bizde. iyisiyle kötüsüyle, kazananıyla kaybedeniyle... her şeye rağmen bu kadar katılımcının olması koca bir aile olduğumuzu ve renklilik olduğunu gösterdiğine göre, ben her dalda kaybetmeye razıyım. yeter ki bayramın bu tadı bozulmasın.