aslında benim yaptıklarım arasında tek akıllıca olan şey, sırtımı dönüp gitmekti. hiç konuşmadan... onlar bunun karizmatik bir gidiş olduğunu düşündülerse de (sevgili diyebileceğim iki insan oldu) aslında gerçek, benim beyin fonksiyonlarımın böyle zamanlarda kendini kilitlemesiydi. konuşmamam değil, konuş(A)mamamdı sorun.
bunun dışında yaptığım hiçbir şey akıllıca olmamıştır. Örneğin, kalk 16 saat yolu göze al,valizini hazırla. ama paşa, antalya'ya arkadaşlarıyla yılbaşı kutlamaya gitmiş olsun. öğrenci harçlıklarını kontöre yatır. sırf o para ödemesin kontöre diye, aradığında telini duymazdan gelmiş gibi yap. hani bir yandan da gururunu incitmemiş olacağız aklı sıra. geceler boyu mektuplar yaz, ve - ben o kadar uzun yazı okumayı sevmiyorum diye bir cvp al. hayatının 12 senesinde seviyorum diye, önüne çıkan herkesi pas geç, sadık aşık olacağım derdine. hiçkimseye yüz verme, hiçkimseyle çıkma, hatta bir kere bir başkası elimi tutu diye, 3 gece vicdan azabı çek ve uyuyama.. ama sevdiğin hödük, sen ayrılır ayrılmaz, bir kaç ay sonra bir başkasıyla çıksın. üstüne sütlük evlensin, hatta evlendiği gün, sana msj atsın - sen bu dünyada herşeyden başkasın diye diye, gitsin evlensin! sonra bir de görüşmek zorunda kal, ve sana - ben olsam dayanamazdım diyerek bir de iş atsın. ve hala aptalca davranıp, yüzüne tükürmem, kalıpsızlığına yüreksizliğine ses etmem. hala aptalca davranıp, sırf mutlu olsun diye, benim için dünyanın en normal insanıymış gibi davranırım. mecburi görüşmelerimizde (çünkü kendisi akrabam olur) hala aptalca davranıp, gözlerim güler, içim ağlar. ve ben her kırgınlığımda, için için ağlarım. ona mı? hayır..yaptığım aptallığıma.
bunlar yetmezmiş gibi, bir başkasının bana yeniden sevmemi sağlayabilme aptallığına inanmamdır. o konuya da girersem, yüzyılın aptalı seçilirim. ki şuan böyle bir ödülü almak istemiyorum.