ceza hukuku'nun temel taşlarından kabul edilen en eski ve kayıt altındaki kanunlardır.
ilk yazılı kanunlar olup olmaması konsundaki muğlaklık şuradan gelmektedir; sümerler bilindiği üzre yazıyı bulan ve ilk kullanan uygarlıktır. elbette yazıyı bulan bu uygarlığında kendi varlıklarını idame ettirirken uyguladıkları ve yazıya döktükleri bazı kuralları vardı. fakat bu yazıya geçirilen kurallar, sonraki yıllarda ortaya koyulan hukuk kurallarının bazı temel özelliklerini yansıtmadığı için ilk yazılı hukuk kuralları yerine, düzenleyici kurallar olarak tarihe geçmesi uygun görülmüştü. caydırıcılık, kesinlik ve sertlik prensiplerine sahip hammurabi kanunları ise modern anlamdaki hukuk kurallarına benzerlik gösteriyordu. bu nedenle çoğu kaynakta ilk yazılı hukuk kuralları, kanunları olarak hammurabi kanunları kabul edildi. öte yandan kanunları ilk kez yazılı hale getiren Milattan Önce 2370'li yıllarda, yani Hammurabi'den yaklaşık 600 yıl önce yaşayan sümerli Kral Urukagina'dır.
hammurabi kanunlarında cezaların büyük bir bölümünü ölüm oluştururdu. bu sayede caydırıcılık unsuru olabilidğince yüksek tutulup, herkesin üzerine düşeni eksiksiz yapması sağlanırdı. örneğin; Babil'de yaptığı ev yıkılan inşaatçı öldürülürdü. Eğer çöken evde, ev sahibinin oğlu ölmüşse, inşaatı yapanın oğlu da öldürülürdü. inşaatı yapan, çöken binanın içindeki mallarda uğranılan zararı da karşılardı. Ölüm olmadan evin bir kısmı çökmüşse binayı inşa eden kişi kendi cebinden evi tekrar inşa ederdi. yanlış bir tutumu halinde bu kadar ağır cezalara çarptırılacağının bilincinde olan bir inşaatçı da tabiri caizse canla başla çalışarak güvenle oturulabilecek bir şekilde evi tamamlardı.