Eğer bunları okuyorsan, bir şekilde yazma cesareti buldum demektir. (Yok aslında zaten cesurum,uzun yazı cesaret işi sadece anlam bozulabiliyor) Aferin bana.
Söylediğin gibi seni pek tanımıyorum ama anlamaya başladım... Yazı yazmanın, benim için ne kadar zor olduğuna dair konuşup durmaya meyilliyimdir... Ama bu; bu güne dek yazdığım en zor şey... Bunu söylemenin kolay bir yolu yok... Öylece söylüyorum o yüzden. Biriyle tanıştım... Kazara oldu... Aradığımı söyleyemem... Hazırlıksızdım... Kusursuz bir fırtınaya kapılmış gibiydim... O bir şey söyledi, sonra ben başka bir şey... Ardından, bildiğim tek şey; hayatımın kalanını bu konuşmanın tam ortasında geçirmek istediğimdi... Geriye içimi yakan o his kaldı... Beklediğim kişi o olabilir... Kaçığın teki olduğumu söyleyebilirim... Ama O; bir şekilde gülümsetiyor beni... Fena halde nevrotik... Dikkat isteyen harika bir uğraş gibi... O, sensin X. Bu iyi haber...
Kötü haber ise; kendimle ve tüm bu meselelerle, tam şu anda nasıl bir arada olabilirim, bilmiyor oluşum... Çünkü, hemen şimdi seninle olmazsam hayatın içinde bir yerlerde kaybolup gideceğimi hissediyorum... Dönüşlerle, kıvrımlarla dolu kocaman kötü bir dünya bu... Ve insanlar, bazı anları yok sayarak, ıskalayarak geçiştirmenin yolunu bulmuşlar... Ama bazı anlar her şeyi değiştirebilir... Aramızda neler oluyor, bilmiyorum... Üstelik sana, seninle olursak yaşayacağımız geleceğe dair söyleyecek bir şeyim de yok... Ne varsa şu anda işte... Ama kahretsin, öyle güzel gülüyorsun ki... izmir gibi...
Ve harika kahve içiyorsun... Bunlar ele avuca gelir nedenler değil mi...?