yaz sezonu geliyor. yasasin yine havuz basinda, deniz kenarinda karsi cinsler arasinda kurlasmalar, kesismeler, birbirini etkileme cabalari maximuma cikacak ama bazen bu hareketler karizma yerine kerizlige katkida bulunuyor.
adam misafirlige gelmistir. bi hafta kendince yazlik tatili yapip gidecektir. "su bi haftada ne kadar kiz dusurursem o kadar iyi" mentalitesiyle abimiz tek basina havuza iner. kisa don kivamli fosforlu turuncu mayo giyilmis, kirtasiyeden alinmis fiyakali bir gozluk takilmistir. bacaklar ve sirt killidir. gunes yagi, deniz havlusu hersey tam takir kuru bakir. en manzarali sezlong da bulunur. hersey bir guzel yerlestirilir. is en zor kisim olan dus almaya gelmistir. fotoselli dustan buz gibi su aktigi icin once hayvani bi ses gelir o taraflardan. "dondum anaaaaam!" kafa bile islanmadan bi temiz dus alinir. herkes ona bakiyor ya onun icin kosularak (bu arada ayak tokezler ama dusulmez) maymunlama bi atlayisla butun su etrafa sicratilarak havuza giris yapilir. hic vakit kaybetmeden kelebek yuzmeye baslanmistir bile ama o bizim bildigimiz kelebek degildir; kelebek ve kurbagalama ortaya karisik bir sekilde karsidaki sig tarafa ulasilir. "ulan ne yuzdum beeee" edasiyla sirt havuzun duvarina yaslanir ve kesis baslamistir. ondan sonra gelsin kizlar...
bir baska kanayan yara ise havuz veya deniz kenarinda kitap okuma rituelidir. hanim kizimiz almistir eline o anki best seller kitabi. orhan pamuk yada da vinci'nin sifresi yeter de artar bile. etrafa bir an olsun bakmadan, heyecanla kendini kitaba vermistir ama butun kitap tek sayfadir. o yuzden hic sayfa cevrilmez. onun tarzi da odur, oyle okumayi seviyor olamaz mi? tipik turk insani olarak evinde 24 saat kitap okur zaten o, okumadan duramaz ki. havuza da inse, bara da gitse yanidadir o kitap. kurttur kurt. kitap kurdu...