"Kedilere pisi denmesi aslında tarihin gizli kalmış dönemlerindeki bir yanlış anlamadan gelir:
Efendime söyliyim, 4. Murat yine her zaman olduğu gibi tedbil-i kıyafet halkın arasına karışmış dolaşırken, bir balıkçıya gözü takılır ... Balıkçı tam o sırada oltasını çekmektedir ... Fakir balıkçı oltanın ucuna takılmış koca Pisi Balığını görünce çok sevinir ve aç çocuklarına o gün güzel bir ziyafet kurma hayalleri ile yüzü ışıldar ... Hemen ikinci bir balık için oltasını denize atar ... Yakaladığı pisi balığını iste futursuzca kovaya bırakır ...
Tam o sırada yine 4. Murat gibi, balıkçımızı dikkatle izleyen lanet olası bir kara kedi, balıkçının boş bulunduğu anda şimşek gibi zıplar ve balığı kaptığı gibi kaçmaya başlar ... Bunu farkeden balıkçı "Ulan Gitti Pisi" diye yanıp söylenir ... Bunu gören 4. Murat anında fırlar ve bir kılıç darbesi ile kedinin kafasını koparır, balığı ağzından alıp balıkçıya geri verir ...
Ancak gel gör ki, balık kedinin ağzında heder olmuştur Bunu gören balıkçı:
"Yazık oldu güzelim pisiye" der ...
4. Murat da "Bre balıkçı, ben senin akşam aşını kurtardım, sen hala zavallı hayvana üzülürsün" der ve çok ama çok sinirlenir ... ordan uzaklaşır ... Ertesi gün de vezirlerine "Ne kadar miyavlayan kara pisi varsa hepsinin kafası uçurula" diyerek emir buyurur ...
Tabi vezirler, 4.Murat'ın kediye neden pisi dediğine anlam veremezler ama sormaya yada koca padişahın yanlışını yüzüne vurmaya cesaret edemezler ...