beri yandan büyük bir saçmalığa da işaret etmektedir:
bu topraklarda din yahut başka bir bahiste bir "şey"e inanan herhangi bir kişinin/zümrenin inandığı şeyi meşru bir zemine oturtabilmesi için illa ki atütürk'ü referans gösterme gereği duyması, resmi ideolojinin gayrıresmi diktasıdır.
müslümanlığı yaşamak hususunda haklı olduğumuzu belirtmek için illa atatürk'ü mü örnek göstermeliyiz? yani, balıkesir hutbesi olmasaydı ben din konusundaki taleplerimde haksız mı olacaktım? latife hanım örtülü olmasaydı ben başörtüsü konusunda dayanak bulamayacak, gayrımeşru bir talebi dile getirmiş durumuna mı düşecektim?
sabiha gökçen olmasaydı bilime önem vermeyecek miydik?
kayseri lisesi'nde çekilmiş o meşhur fotoğraf olmasaydı eğitimi ıskalayacak mıydık?
safiye ayla, sadece atatürk sevdi diye sevdiğimiz bir ses midir?
vs.
kısacası, memleketimde bir şeyin iyiliğini/güzelliğini/doğruluğunu "ispatlamak" için atatürk'ü mesnet kılmanın tipik bir örneğidir balıkesir hutbesi.
[ek: atatürk "din insanlık tarihinin en kötü şeyidir" demiş olsaydı bile inandıklarımdan vazgeçecek değilim efendiler. hal böyle olunca balıkesir hutbesi beni hiç mi hiç heycanlandırmıyor, inancımda pozitif yada negatif bir tesir alanı yok. zira inancım atatürk'ten özge.]