--spoiler--
BiZ KERKÜK'E GiTTiK
Ahmet ŞAFAK / 2012-08-17 11:17:27 / gazete ortadoğu
Şimdi Kerkük'de olmak,sabah ezanını ciğerlerimden Türkmen semalarına bir tevekkül nişanesi olarak bırakmak," biz buradayız,dün şanlı atalarımız Selçuklular,sonra kudretli ecdadımız Osmanlılar ve bugün Cumhuriyetin banisi Türkler olarak yanınızdayız " demek vardı.
Diyemedik.
Ülkücülük,engellerin aşılmaz zamanında metafizik alana çekilip Allahın " hay " vasfına sığınarak zafer provası yapma sanatıdır.
Şimdi olmadı ama olacaktır,demektir bu.
Çünkü idealizm yenilemez.
Devran ne kadar güçlü,ne kadar çetrefilli,ne kadar hain olursa olsun ,idealizmin önünde duramaz.inanmış bir dava adamı,güce tapanlar karşısında her an zafer binasını inşa eder.
Türkün zaferlerinde bu iradenin havası hakimdir.
Asya'dan kopup gelen heybeti, istanbul surlarından Viyana'ya taşıyan da bu iradedir.
Bu iradeyi çelikleyen düşmanın mağruriyeti değil ülkünün asabiyetidir.
Ama bu iradenin çaresiz kaldığı anlar da vardır.
insanlık tarihinin altı çizili kurallarından biridir,insan kardeşliğin hukuku bozulduğunda yara alır .Düşmanın,ya da rakibin muhalefeti insanı büyütür,kardeşin ya da gönüldaşın engeli akamete uğratır,düşmanın değirmenine su taşıyan bir içden vuruş söz konusudur.içten vuruşlara içerden ağlar insan.
Kerkük yolculuğu en acı söz darbelerini kardeşten aldı.
Bölücüler,Barzaniciler medyanın bütün alanlarında Devlet Bahçeli'nin " korkuyu korkutan " Kerkük hamlesini durdurmak için topyekün mücadele verirken, bazı 'kardeşler' neler söylemedi?!
Kerkük yolculuğunun tehlikeli oluşundan yola çıkarak öyküler türetildi.Tehlikeli ise ve gidiliyorsa bu özgün iradenin değil başkalarının kararıdır demeye getirdiler.
Kafilenin sayısı az,nasıl,ne cüretle gidiliyordu. (!)
Ne diyordu Prizrenli Suzi Çelebi " Gazavatname'sinde :
Bu Türk azdur deyu itme bahane
Od'un bir şulesi besdür cihane
Sonunda bölgenin baronları vize vermediler : Devleti arap baharına eklemlemeye çalışan politbüroya karşı Türkmen Beyi'nin önderliğinde Devletin ruhunun,Türkmen kardeşiyle buluşması şimdilik engellenmiş oldu.
Evet oraya beş bin yıllık Türk devlet geleneğinin ruhu gidiyordu.
O ruh ilhamını tarihinden alıyor,tarihinde ataları ne yapmışsa o yoldan yürüyerek yaratıcı hamlede bulunuyordu.1912 Balkan faciasına 2012 Balkan yürüyüşüyle mim koyan bu devlet ruhu, Kerkük'te kılacağı namaz ile Misak-ı milli'den vazgeçilmeyeceği uyarısını yapıyor,kararlılığını bütün dünyaya ilan ediyordu.
Kerkük," korkuyu korkutan bir ülkü yolu " idi.
Kimseden icazet alacak değildik,kendi kararlılığımız ve irademizle gidiyorduk.Yolculuk tehlikeli imiş ne gam? Gidecektik,çünkü biz atalarımızın torunlarıydık,çünkü Türk olmanın şuuru ve idraki ile gidiyorduk ; çünkü böyle bir yolculuğa yoldaş olmakla ecdadımızın alperen ruhunu temsil ettiğimize inanıyorduk.
Türk Milliyetçiliği bu cesarete,bu mefahir duygusuna her zaman sahipti.
Besbelli,millet tarihini unutanlar,kızıl emperyalizme ve mason engellemelerine karşı destansı mücadele veren ülkü tarihini de unutmuşlardı.
Cesaret atalarımızdan damarlarımıza akan bir iksirdi.Bu iksir dün vardı,bugünde varolacaktı.Namık Kemal " fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır " derken elbette Türk'ten bahsediyordu.
Zora karşı mücadele ederek tarihe geçen bir hareket küresel tiyatronun aktörlerine gelince mi, kan hafızasından uzaklaşacaktı?
Velhasıl ben Sabah ezanı'nı Kerkük'te okuyamayacağım.
Ama ülkücüyüm,muhayyilem sınırları aşıp Nur El Kebir camiine ulaşacaktır.
Evimin balkonunda Çamlıca'ya doğru yönelip " Allahı Ekbeer " diye saba makamında tilavete başlarsam kimse şaşırmasın.