çocuktum.küçük bir bedenim kocaman bir yüreğim vardı.dünya hayallerimden ibaretti.herşey toz pembeydi.hayat güzeldi.herşey yolundaydı.ta ki 17 ağustos sabahına kadar.sabah kalktığımda babam televizyon karşısındaydı ve deprem olduğunu söyledi bana.deprem neydi onu bile tam bilmiyordum.evler sallanıyor dediler bana.sonra günler geçti ve haberlerde öğrendim depremin ne demek olduğunu.yıkılan evler yıkılan yuvalar kapanmayacak kocaman yaralar.
ve 17 ağustos denilince aklımda hep bir fotoğraf karesi canlanır.
yıkılan evinin önünde elinde somun ekmekle duran gözyaşlarını silen yaşlı bir amca.yıllar eskitememişti belki de onu ama bir deprem herşeyini elinden almıştı.belki eşini çocuğunu torununu evini yuvasını yorgun kalbindeki hayallerini.
bu mübarek ayda allah bu talihsiz günde hayatını kaybeden insanların mekanlarını cennet eylesin.umarım bir daha benim güzel öfkeli ülkemde böyle şeyler yaşanmaz.erzincan bingöl lice marmara ve son olarak van depreminde yaşananlar bir ders olur da bize artık enkaz altında yükselen çığlıkları duymayız.
allah bir daha hiçbirimize o görüntüleri görmeyi o çaresiz yakarışları işitmeyi nasip eylemesin.
tek tek adlarınızı bilmesekte hiçbirinizin acılarını unutamadık.
mekanınız cennet olsun.