midnight in paris

entry128 galeri video1
    72.
  1. Filmin açılış sahnesi çok şey anlatır. Gündüzleri insanlar gayet sıradan ve normaldir. Yağmur yağdığı an da Paris'in güzelliği ortaya çıkmaktadır. Geceleri ise Paris kendine aşık eder. Yani aslında insanları ışıltılı kılan Paris'in pırıltısıdır.. Gil karakteri de tam anlamıyla Paris aşığı. Aslında öyle birşey ki Paris'e aşık olan insanlara Paris'te aşık olur. Aşkın şehri unvanı buradan geliyor. Her zaman söylemişimdir, Fransa'yı sevmem ancak Paris'e aşığım.. Ana karakterimiz de durgun, sakin, huzurlu ve fazlasıyla alçakgönüllü biri. Çoğu yazarın ve tiyatro sanatçısının yeri Paris'tir nedeni ise bu huzuru aramaları.

    Woody Allen harika bir filmle karşımızda. En iyi özgün senaryo ödülünü hak etmesinin yanında hakkını da veriyor. Senaryo ve kurgusu çok iyi. Zaten öyle masalsı, şiirsel anlatımı var ki bitirdikten sonra tekrar izleyesiniz geliyor. Anlatılmak istenen şeyler çok iyi anlatılmış. Özellikle Paris şehrinin o parıltılı ve büyüleyici atmosferini sormayın gitsin. Mümkünse BluRay izlemenizi tavsiye ederim. Oyuncu kadrosu ise güzel ve çok eğlenceli tipler mevcut. Hele ki Dali neydi öyle. Bu arada Owen Wilson yerine kimi düşünürdüm derseniz kesinlikle Kaya Çilingiroğlu derim. Allen abimize selam olsun.

    --hafif spoiler--

    Film başladığında filmin bilgiç ve gıcık karakteri, filmin ana karakterinin nostaljik takıntısını yerle bir eden çok güzel laflar ediyor. O an filmi durdurdum ve ilk defa acaba Woody'yle bi konuda ters mi düşeceğiz diye endişelendim. Çünkü doğru lafları filmin kötü karakterine söyletmişti. Owen'ın oynadığı ana karakter Gil ise tersini düşünüyordu.

    Fakat endişelerim boşa çıktı. Çünkü Gil de bu fikre gelecekmiş. Zaten filmin anafikri buymuş. Adriana ile ikinci defa daha geçmişe gittiklerinde Adriana'nın tıpkı kendisi gibi yaşadığı zamanı sıkıcı bulup daha bi geçmişi tercih etmesi Gil'de ampulü yakmasını sağlamıştı. Zaten o gittikleri ikinci geçmişteki dehalar da kendi zamanlarından şikayet edip rönesans zamanına öykünüyorlardı. Ve Gil'in (aracılığıyla Woody'nin) dediği gibi rönesans zamanına gitsen onlar da eski çağlara öykünüyor olacaklardı.

    Woody bize bu budalalığın ne kadar saçma ve rezil bi takıntı olduğunu gösteriyordu. Bunun için de Gil'in bugüne yabancılaşıp geçmişte huzuru aramasının bi “inkar” süreci olduğunu anlatıyor, bunu daha bi gözümüze sokmak için de bugün evleneceği kadının kendisini aldatıyor olmasına kör kalmasını gösteriyordu. Nostalji budalalığı bugünden korkan, bugün etrafında olan bitene kör kalmayı tercih eden bir gerizekalının takıntısıdır diyordu. Üstelik sen bugünü ne kadar kötülersen kötüle, mutlaka elli sene sonra bugünü de öven yeni bir nesil çıkacaktı.

    --hafif spoiler--
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük