kuran ı kerim in türkçe meali

entry88 galeri
    72.
  1. 69-HAKKA:

    1 - (Gerçekleşecek) Kıyamet!

    2 - Nedir, o Kıyamet?

    3 - Gerçekleşenin (Kıaymetin) ne olduğunu sen nerden bileceksin?

    4 - Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.

    5 - Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi.

    6 - Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler.

    7 - Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

    8 - Bak şimdi görebilir misin onlardan bir kalıntı?

    9 - Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler de hep o hatayı işleyegeldiler.

    10 - Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

    11 - Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık.

    12 - Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.

    13 - Sûr'a bir tek üfleme üflendiği,

    14 - Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,

    15 - işte o gün olacak olur.

    16 - O gün gök yarılmış, sarkmıştır.

    17 - Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.

    18 - O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz.

    19 - Kitabı sağından verilen, "alın okuyun kitabımı.."

    20 - "Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim" der.

    21 - Artık o hoşnut bir hayattadır.

    22 - Yüksek bir cennettedir.

    23 - Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır.

    24 - "Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yeyin, için." (denir).

    25 - Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: "Keşke kitabım verilmeseydi de,

    26 - Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim,

    27 - Ne olurdu o ölüm, iş bitirici olsaydı.

    28 - Malım bana hiç fayda vermedi.

    29 - Gücüm de benden yok olup gitti."

    30 - (Zebanilere şöyle denir): "Onu yakalayın da bağlayın."

    31 - "Sonra cehenneme atın onu."

    32 - "Sonra da boyu yetmiş arşın zincir içerisinde onu oraya sokun."

    33 - Çünkü o, büyük Allah'a inanmıyordu.

    34 - Yoksula yedirmeye teşvik etmiyordu.

    35 - Bu sebeple bugün burada onun candan bir dostu yoktur.

    36 - Bir irinden başka yiyecek de yok.

    37 - Onu günahkârlardan başkası yemez.

    38 - Andolsun gördüklerinize,

    39 - Ve görmediklerinize..

    40 - Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür.

    41 - O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz.

    42 - Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz!

    43 - O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.

    44 - O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,

    45 - Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık.

    46 - Sonra da onun şah damarını keser atardık.

    47 - O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.

    48 - O hiç kuşkusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür .

    49 - Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var.

    50 - Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir.

    51 - Gerçekten o, şüphe götürmez bir bilgidir.

    52 - O halde, haydi tesbih et Rabbinin yüce ismiyle

    70-MEARiC:

    1 - Bir isteyen, olacak azabı istedi.

    2 - Kâfirler için onu savacak yok.

    3 - O, derece ve makamların sahibi Allah'tandır.

    4 - Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.

    5 - O halde güzel bir sabır ile sabret.

    6 - Çünkü onlar onu uzak görürler.

    7 - Biz ise onu yakın görüyoruz.

    8 - O gün gök erimiş bir maden gibi olur.

    9 - Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur.

    10 - Dost dostun halini soramaz.

    11 - Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,

    12- Eşini ve kardeşini,

    13 - Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini,

    14 - Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.

    15 - Hayır, o alevlenen bir ateştir.

    16 - Derileri kavurur, soyar.

    17 - Çağırır, sırtını dönüp gideni,

    18 - Mal toplayıp kasada yığanı,

    19 - Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır.

    20 - Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.

    21 - Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.

    22 - Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.

    23 - Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.

    24 - Onların mallarında belli bir hak vardır,

    25 - Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.

    26 - Onlar ki ceza gününü tasdik ederler.

    27 - Rablerinin azabından korkarlar.

    28 - Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz.

    29 - Onlar ki ırzlarını korurlar.

    30 - Ancak zevcelerine ve cariyelerine karşı hariç. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar.

    31 - Bundan ötesini isteyenler, var ya işte onlar haddi aşanlardır.

    32 - Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler.

    33 - Şahitliklerinde dürüsttürler.

    34 - Namazlarına devam ederler.

    35 - işte bunlar cennetlerde ağırlanırlar.

    36 - Şimdi ne oluyor o inkâr edenlere ki, sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar:

    37 - Sağdan ve soldan bölük bölük.

    38 - Onlardan herbiri, bir nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?

    39 - Hayır, biz onları bildikleri şeyden yarattık.

    40 - Artık o doğuların ve batıların Rabbine yemine ne gerek, elbette bizim gücümüz yeter.

    41 - Onları kendilerinden daha hayırlı olanlarla değiştirebiliriz ve bizim önümüze geçilmez.

    42 - O halde bırak onları, kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalıp oynayadursunlar.

    43 - O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki putlara gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar.

    44 - Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. işte onlara vaad edilen gün, o gündür.
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük