bunlar, saçlarına jöleyi sürer, raiban gözlüklerini takar, yanına göbeği açık bol dekolteli, ağzında sakızı olan konuşmasından, çocuğa yavşamasından kaşar kıvamına geldiğini anladığımız sevgililerini de alırlar, bayrak taşırlar mitinglerde. sonra da sana bayrak tutturmaya çalıştıklarında sen kendindeki ve halktaki yozlaşmayı gördüğünde, utancından tutamazsın o bayrağı ve birden o beyfendi tarafından türk olmadığın yüzüne çarpılır.
ya harbi?
sen devrimleri koruyorsan, sen türk'sen, sen atatürkçü isen, ben neyim? atatürk devrimleri yapılırken, amaç olarak önemli olan şeylerden birisi de ekonomindi canım, senin türk sermayesine yardım etmen gerekiyordu. ben o mitinge katıldığımda utandım halimden, üstümde ne varsa, o karşı olduğunuzu söylediğiniz amerikan, fransız mallarıydı. bak iş o noktaya geldi, sen düşman bellediğinin malını kullanmak zorundasın çünkü bitmişsin. bir de bana türklük tavlıyorsun, neymiş milliyetçiymişsin, hadi ordan! yazın o marmaris'e amerika'nın uçak gemileri geldiğinde, o küfrettiğin amerikan bayrağını çekmiyor musun dükkanına? el açmıyor musun o adamlara? o ermeni soykırımı var diyen fransa'nın malını boykot etmeliyim deyip, renault formula 1 şapkası takmadın mı mitingte?
şekilci olmak istenirse budur şekilcilik, geldiğimiz nokta budur. sen o mitinge katılmayı haketmiyorsun, savunduklarınla yaptıkların bir değil. ya adam gibi bir şey yap, yabancı malları kullan, çünkü elinde o imkan var, ama bunu değiştirmek için çabala, ya da yok ben özeneceğim dersen, atatürk devrimlerini koruyorum deme.
