"üzerine konuşulamayan üzerine, içmek lazım!"murat lu
karga ve bira,dialoglar l. s123, kadıköy 2000
iyi olan tek şey denizin üzerine yayılan kötü rum şarkılarıydı. bir de levrek. saçlarıyla oynamaktan ve üşümekten hiç vazgeçmeyecekmiş gibiydi. iyi bir gün batımından beklenebilecek her şey vardı gökyüzünde, tüm sıcak renkler, hafif bir esinti ve şarap kokusu. hiç gülümsemedi, hiç gülümsemeyecekmiş gibiydi. eski bir hikaye anlatmaya başladığı sırada, ayağının hemen altında küçük bir halka oluştu, sustu.
sanki 'bazen bir horoz balığı kadar hırçınlaşabilir her şey; bazen (bkz: tartaros) çukuru kadar derileşebilir' demek istedi. o sırada gökyüzünden bir örs düşse ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi yeryüzüne ve tunçtan bir örs düşse yeryüzünden ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi gözbebeklerine.
gerçekten öyleydi inanın...
uzun ışıksız ve soğuk bi yoldu, elini adamın göğsünde ısıttı. sonra sevişelim dedi, doğurmak istiyorum kendimi!
hiçbir k. adın doğuramaz(mı) beni yeniden?
hamiş: bu anlatılan sizlere çok sıradan bir metafor gibi gelebilir ama düşen bilir....