yolculuk boyunca birbirinden habersiz olan yolcuların kimi uyumakta, kimi okumakta, kimi * aval aval manzarayı seyretmektedir. orta yaşlı teyzelerimiz ise dedikodunun dibine vurmuştur ve bir de sevgili oldukları belli olan bir çift oturmaktadırlar.
birden adamın biri koltuğundan kalkar ve çifte hızla yönelerek bağırmaya başlar. ağzından çıkan ilk söz 'ulan o*****, utanmıyo musun sen böyle oturmaya?' der ve kızla çocuğun üzerine yürür, daha sayamayacağım bir sürü küfrü de ekler. tdk'da mecaz anlamda "Kolay elde edilen, düşük ahlaklı kadın" anlamına gelen o kelimeyi defalarca tekrarlar kıza. sonuçta kız ve çocuk kalkıp giderler.
adam yerine oturtulur. 'nasıl göndereceğim ben şimdi kızımı okula?' der, 'bunu hep üniversiteliler yapıyor. bu üniversiteli kızlar ne meraklı o*****luğa..., bunların ahlak bekçiliğini de biz mi yapacağız?'
dedikodunun dibini vurmuş teyzeler de adama hak verirler tıpkı tüm kompartmandakiler gibi. kondüktör çağırılır ve yolcular tarafından 'bundan sonra çok yakınlaşan çiftleri uyarması' konusunda tembihler edilir.
işte sonra gökten üç elma düşer... biri tdk'ya, biri bana, e hadi biri de sana olsun madem.