Bir yol hikayesi, memleketine doğru yola çıkmış bir öğrencinin iç yolculuğunun ve Anadolunun kaderciliğinin kısa ve net olarak anlatıldığı bir öykü. Bir Zamanlar Anadoluda yı seyretmiş biri olarak (ki beklentilerim çok daha fazlaydı o filmden) farklı dünyalara gittim, bende o otobüsün içinde şoföre kızanlar arasındaydım.
Anadoluyla başlayan bir hikaye;
anadolu'ya has bir tevekkülle 45 numaralı koltuğa yerleşmişti. zira; her şeyi hayra yorma, tevekkül, kanaat, tevazu, fedakarlık, cesaret, edeb ve yumuşaklık, merhamet, fazilet, kötülük yapana iyilikle mukabele etme ve hep iyi düşünüp iyiye yorma gibi insani hasletler olmaksızın, anadolu'da yaşama tahammül edilemezdi. yaşamak zaten başlı başına bu denli zorken, bir de ekstradan; diğer insanlarla kaynaşmak, hangi davranışları hangi reflekslerle yaptıklarını anlamak, neyi sevip neyi sevmediklerini bilmek, tahammül aralıklarını kestirmek ve daha bir sürü şeyi aynı anda yapmak gerekiyordu.
Hayat filmlerde ki gibi değil tabi;
'...salt karanlıktan başka hiçbir şey yoktu. halbuki filmde, katille olay yerine giderlerken ve durup top gibi ağacı ararlarken, her şey ne kadar da aydınlık, belirgin, açık-seçik.'
Anadolu insanı tanıtılıyor usulca;
'...zira anadolu'da erkek olmak; hiçbir şeyden korkmamak, delicesine korkuyor olsa bile kimseye belli etmemekti.'
Biraz abartılmış gibi: Anadolu insanı, hoşgörülüdür, ağırbaşlıdır. Ağzını burnunu dağıtmaz, gider deli,kanlıca konulur Anadolu insanı;
'...kuduz bir sokak köpeği saldırırsa eğer onu elleriyle öldürmekti. eve giren hırsızı kovalamak, yakalayıp, bastırıp alaşağı etmekti. geçimsiz komşunun ya da trafikteki hasmının ağzını burnunu dağıtmaktı. en azından dağıtacağını, merak etmemelerini söyleyerek güven telkin etmekti. sokaklarda bağırıp çağıran sarhoşlara, madde bağımlılarına kafa tutmak, canı pahasına posta koymaktı. tüm bunlar, o erkeğin kalemi işler olmasa da, giydirilen elbise buydu ve eli mahkûm giyilmeliydi.'
Burası çok hoş: milliyetçiliği kılıf olarak kullananlara alttan bir:Hadi oradan deyiş;
- şikayet var kardeşim, bekleyin.
- şikayet mi? amirim kim şikayet etsin bizi?
- ..........
- biz kimsenin canına, malına, ırzına, namusuna bakmayız. vatanını, milletini seven milliyetçi insanız biz abi.
- bekle orda!
Bize çok şey kaybettiren, en kötü huylarımızdandır.
'...yoksa, salt şark kurnazlığı bu kadar anlayış için yeterli miydi? '
Hikayenin böyle bitmesi çok hoş, yürüdüğü yol okuyanın evinin yolu olmuş bundan sonra;
'...ayrılacağı ilçenin otogarına doğru, hızlı hızlı yürümeye başladı.'
Yazarı tebrik ediyorum, ellerine sağlık sinasizafer.