bu güzel günü, sizlerle en naif anılarımdan birini paylaşarak taçlandırmak isterim.
"2004 senesinin sıcak bir yaz akşamı, kumandamla ana haber bültenlerinde cirit atarken hanımım, hararetimi alsın diye sıcak çayımı yanı başımdaki sehpaya bırakmıştı. tam o sırada mehmet ali ikiand 'yüzyılın en sıcak yazı' ifadesini kullandı. düşündüm. acaba bu sinekler neden ışığa geliyorlardı. rahmetli dedemin mor ışıklı sinek öldürgeci aklıma geldi. sonra o aygıtın üzerinde yaşanan sinek katliamları...
hüzünlendim ve çayıma uzandım. çay, sıcaktan kurumuş seksi dudaklarımın arasından ağzımın içine girmişti.
boşver dedim kendi kendime. salıncağa bindiğimiz gibi inmesini de bilirdik biz."