türkiye marksistlerinin ırk sorunsalı

entry1 galeri
    1.
  1. iki şekilde zuhur ediyor anadolu coğrafyasında insanlara. ırksızlık fikri olması gerekirken, yani ırklara rasyonel olarak agnostik bir tepki koyulması gerekirken ya milliyetçilikle birleşen sosyalist- marksist işçi partisi tipi( doğu perinçek' in ip' i), ya da türk ve türklüğü aşağılayarak ırksızlığa ulaşmaya çalışan diğerleri.

    1. milliyetçilikle karışmış..

    zamanında proudhon, yani dolaysız bir anaşist, ulusalcılığını ve milliyetçiliğini yaşamına yaymış fakat aynı zamanda anarşi adına çalışmalarını da yürütmüştü, bir faransız ulusalcısıydı bu onun için çok değerliydi fakat gün olup anarşiyi başardıklarında bundan vazgeçebileceğini söylüyordu. anadolu coğrafyasında ise durum tam olarak böyle değil, ırksızlıktan önceki ırklı devreden ziyade komünizm içinde de var olacak bir ırk sevdası devam ediyor. yanlış mı? herkesin kendi tercihi; doğrusu yanlışı yok, bana sorarsanız zaten marks yok.

    2. türk' e vurarak ırksızlaşan..

    burada durum vahimleşiyor, kendi yetiştiği çevre insanın ruhunu, fikriyatını, kültürünü çıban gibi gören diğer toplumlara nasıl yaklaşacak? nasıl saygı gösterecek? nasıl içine sindirecek? ırksızlaşmak, bir ırka mensup olmamak anlamının içinde tüm ırklara mensup olmayı da taşır, ikinci açma cümlesindeki tanımda kast edilen ırk, kültürleri anlatmanın diğer yoludur. ırkları yok edeceğim diye, kültürleri, coğrafyalara özel genelenekleri, öfrleri, adetleri yok edemezsin. bir halka düşman olup halkların kardeşliği diyemezsin, bir halkı hor görüp halklarla kol kola giremezsin. yorumsuz kalmak, anlamaya çalışmak tek yapılması gereken şeydir halklara ve kültürlere. eğer bir kültürü kötü buluyorsan, katlanılmaz görüyorsan, gelenekleri saçma geliyorsa içine sinmemiş demektir, algılayamamışsındır, yaşayamamışsındır, o halktan olamamışsındır, ırksızlaşamamışsındır, tabuların kendini sürdürmeye devam ediyordur. çünkü kültürler bir günde değil, yüzyıllar içinde oluşur ve hepsinin nedensel bir geçmişi vardır, insanlar onların içinde mutludurlar, mutlu olurlar, o mutluluğu tadamadıkça olmamış bir şeyler var demektir. çünkü yadırgadığın şey olamazsın, yadırgadığınla kardeşlik edemezsin.

    ırksızlık, ırk isimlerini yok saymak, ırklara sövgüler yağdırmak değil, hepsini yaşamaktır konunun özeti bu. birileri dağlarda sosyalistçilik oynuyor, geçmişte de oynayanlar vardı kimileri tarafından kahraman bulundular, bir kaçı belki gerçekten öyleydi fakat aklımdan firar eden yoksa hiç biri bu iki tip arasından sıyrılıp gerçek ırksızlığa ulaşmayı beceremedi, gezmiş hariç değil.

    ---

    ve değişen sözlük dünyasının alışılagelmiş tanımlarıyla, hededir, hödödür, zübeleydir, ziley zileydir vesaire.

    --------------------- i.s. 1948; londra olimpiyatları, akheramosis

    edit 1: yazının değiştirme ve ekleme yapma hakları saklı bulunmaktadır.
    0 ...