hayberin fethi

entry5 galeri
    1.
  1. Hayber volkanik bir vadide kurulmuş kuvvetli ve sağlam yedi kaleye sahip bir şehirdi. Medine'de yapılan sözleşmeye ihanet ederek peygamberimiz (sav) tarafından sürgün edilen Yahudiler burada bir araya gelmiş ve fitne kazanını buradan kaynatmaya devam ediyorlardı.

    <<

    >>

    Bu nedenle Peygamberimiz (sav) " Allah yolunda sırf i'lây-ı kelimetullah uğruna cihat edecek olanlar hazırlansın! Bunun dışında hiç kimse bizimle birlikte gitmeyecektir. Gidenlere de ganimetten bir pay verilmeyecektir. " buyurdular.

    --------------------------------------------------------------
    Peygamber Efendimiz, kaleyi feth için Hz. Ebû Bekr'i gönderdi. Fakat, muvaffak olunamadı. Daha sonra Hz. Ömer'i gönderdi. Yine muvaffak olunamadı. Yahûdîler, görülmedik bir direniş gösteriyor, yaptıkları huruc hareketleri ile onların kaleyi almalarını önlüyorlardı. Günler geçiyor, fetih bir türlü müyesser olmuyordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz; "Bu sancağımı, yarın kaleyi kahır ve kahramanlıkla alacak, Allâh'ın ve Rasûlü'nün sevdiği bir bahâdıra vereceğim." buyurdu.

    Herkes, acaba bu kim olacak diyorlardı ki Peygamberimiz Hz. Ali'yi sordu. "Gözü ağrıdığından, çadırındadır." dediler. Çağırttı. Mübârek elleriyle gözlerini mesh etti, sığadı. Bir mûcize-i Peygamberî olarak o anda göz ağrısı gitti. Gözü açıldı. Kendisine büyük bir teveccüh ile sancağı verip feth için kaleye gönderdi.

    Hz.Ali, sancağı kaparak kaleye doğru koştu. Karşısına çıkan Yahûdîlerin başını uçurdu. Harp çok şiddetli oluyordu. Bir aralık Hz. Ali'nin kalkanı elinden fırlayıp düştü. O Allâh'ın arslanı, göğüsleyip kopardığı kale kapısını bir elinde kalkan gibi kullanarak, çarpışmağa devam etti. Nihâyet kale düştü. Hz. Ali, onu teslim aldı. Hz.Ali'nin koparıp kalkan olarak kullandığı bu kale kapısını daha sonra yedi kişi uğraşmışlar, fakat yerinden kaldıramamışlardır.
    --------------------------------------------------------------

    Naim kalesi düştükten sonra, Hz. Ali kalelerin en kuvvetlisi olan Gamûs kalesine hücum etti. Bu kalenin kumandanı olan, Arapların bin cengâvere bedel dedikleri, meşhur Yahûdî kumandanı Merhab, silahlarını kuşanmış olduğu halde kendini metheden beyitler söyleyerek meydana atıldı.Buna karşı Hz. Ali mübâreze meydanına kükremiş arslan gibi atıldı. O da, azgın Yahûdî kâfire şu mısralarla cevap veriyordu:

    Anam bana Haydar ismini vermiştir,
    Ben, ormanların korkunç manzaralı arslanı gibiyim,
    Kılıncımla sizi sendere kilesiyle kileler gibi yerim,
    Mızrağımı kafirlerin karınlarına pek yaman saplarım.

    Hz. Ali, kılıncını onun tepesine indirerek o azgın Yahûdîyi bir darbede yere serdi ve bihakkın Hayber Fâtihi ünvanını aldı. Yahûdî kaleleri art arda düşüyordu ki, Satih ve Sülâlim kalelerindekiler, çâresiz kalıp sulh istediler. Neticede Müslümanlara geçen arâzide, yalnız çiftçi gibi oturmaları ve her sene kaldırılacak mahsulün yarısını Müslümanlara vermeleri şartıyla mürâcaatları kabul edildi. Hayber'in fethinden sonra, teslim olan Yahûdîlerin bâzıları burayı terketti. Bâzıları da, yapılan sulh neticesi orada kaldılar. .

    http://ulu.li/u8z2jb
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük