insanın varoluşundan bu yana yapı itibariyle sahip olduğu ihtiyaçtır.
Ateist bebelerin ağzına sakız ettiği 'inanç; insanın acizliğinden dolayı sarıldığı bir şeydir' zırvasına cevaben kendinizi ne sanıyorsunuz diye sormak istiyorum. Acizlik insanın en büyük gerçeklerindendir. Yolda yürürken kafanı bir tahtaya çarpsan gözünden yaş geliyor, o kadar zavallısın. durduğun yerde ayağın kayıp düşsen yaralanırsın, dizinden, avuçlarından kan gelir. Zihnen de ne kadar dolu olursan ol yine zavallı olduğun halde nedir bu büyüklenme çabası? Alın size en 'büyük'lerinizden schopenhauer ve nietzche... ikisi de sağa sola akıl verip hayatın anlamını anlatıp ahkam kesen adamlardı... onlar da benzerleri gibi korku ve acılarla dolu rezil bir hayat sürdüler. Kafalarına yıldırım düşmesin diye yağmurlu havalarda dışarıya çıkamayan, hastalanırım korkusuyla insanlarla el sıkışmayan zelil-rezil herifler... oysa liseli iki sevgili birbirine sarılıp yağmur altında yürümenin tadını çıkarabiliyor, sokaktaki en cahil adam bile hayata onlardan daha iyi adapte olabiliyordu.
Diğer bir mesele eğer inanılacak bir yaratıcı yoksa ve ölüm bir sonsa, insanlar inanmış-inanmamış, mutlu veya sefil yaşamış ne farkeder. Sonunda her şey bitecekse şu yeryüzündeki eserlerin ve medeniyetin zerre kadar önemi olamaz.