"ağızı gırtlağa kadar doldurup onu ezip yutma işlemi ile geçen süre kadar diğer tıkınma işlemine ancak ara veririz" iştahıyla değil.
"ağzı gırtlağa kadar doldurup onu ezip yutma, hazmetme sonra da acıkma için gerekli süre beklemeyi uygun buluruz" olgunluğu ve tokluğuyla. şeklinde bir kampanyaya kim desdek vermez?
gelen geliyor ve gidiyor. gidenlerin yerini hemen başkası alıyor. akıp giden dere gibi. su akıyor birileri bakıyor. bir sözlük atmosferi oluşamıyor. bir havuz oluşamıyor. yani tek vücut halinde bir oluşum olamıyor. dolayısıyla bir duruşu, felsefesi da olamıyor.
böyle olsun istemiyoruz zaten diyenbilirler ama tek vücut olmaktan kastım tek tiplik değil. anlamlı bir organizma, ciddiye alınacak derdi davası olan bir oluşum olamıyor. şu fikir bu fikir farketmez ya da ortak fikir oluşsun da değil. ekşi deyince aklına ne geliyor? uludağ deyince ne geliyor, bir şey geliyor mu?
kıbrıs gibi. zamanı olan geliyor kimsenin tanımayacağı bir ortamda bir haltlar yiyip gidiyor. bu kadar. kişi çok, gürültü de çok ama... hayır oynatan da kazanamıyor aslında. farkında değil.
şu gün kapatsa iki sene kimseyi almasa, kesin konuşmak mümkün değil ama iki sene sonra tanımakta güçlük çekebiliriz.
hele hele zall ilk iki nesil sonra bu felsefe ile hareket etse idi farklı bir ortamın sahibi olabilirdi. belki de kaçan fırsatlar yüzünden kafasını taşlara vurmaktan dertlere kerderlere ram olmaktan pek bir şeyi önemsemez olmuş da olabilir. bilmiyorum tabi.