13 mayis 2007 izmir gundogdu cumhuriyet mitingi

entry121 galeri video2
    112.
  1. sıradışı, kişilikli kent, eğlenmeyi bilen, eğlenirken dalgacı takılan, dalga geçerken gerçeğe dokunduran, bir derdi varsa mutlaka bir biçimde dile getiren, tedirginliğini abartmayan ama içine de atmayan, öğrenen kalabalıklardan korkmayan ama sürüden ayrılmayı her zaman marifet sayanların kenti izmir, cumhuriyet mitinglerine de damgasını bastı.

    işte http://www.izmirizmir.net sitesinden mitinge ilişkin sıra dışı yorumlar:

    gökhan dökmeoğlu:

    tandoğan'a gitmeyi çok arzulamıştık, bu mitingi televizyondan seyretmek istemedik, tıpkı yaptığımız tren seyahati gibi onu yaşamak ve içimize sindirmek istiyorduk.

    bu iş bize çok iyi geldi. her şeyi içimize sindirdik. televizyonda günlerce bu mitingi izledik durduk, emin olun orada olmuş olmak çok önemli.

    şimdi miting ayağımıza geldi. ben ve dostlarım orada olacağız. izmirizmir.net'in de tüm üyelerinin olacağından ve izmir'e yakışan bir görüntünün oluşacağından eminim, ben sitemizin ziyaretçilerini de bekliyorum. bu buluşmanın, şu kadar yüz bin - bu kadar milyon olmaktan çok birlikte olmak, mitingin her anını birlikte yaşamak ve sindirmekle ilgili olduğunu düşünüyorum.
    (...)
    tanışmak,
    tadını çıkarmak,
    yaşamak,
    sindirmek,
    birlik olmak ve,
    paylaşmak için...

    birbirimizi, demokrasimizi ve cumhuriyetimizi...

    nina bencoya:

    izmir'de "gavur izmir" pankartları açılır, kürsüden gelen demode hamasi sloganlara katılmaz kitleler, ilginçtir, espriyle, kendine özgü ince bir zeka ile doludur olanlar. sadece ve sadece biz cumhuriyete bağlı bir nesiliz, demokrasiden vaz geçmeyiz der. bizi yok sayamazsınız; genç-yaşlı-solcu-sağcı- dinli-dinsiz ama vatandaş kimliğimizle buradayız! sayısız yahudi ve levanten gördüm mitingde. ait olduğu yerde bulunmanın güveni ve gururu ile ellerine bayraklarını almışlardı. daha 17 yaşındayken yurdu olup olmadığını, varsa neresi olduğunu sorgulamak zorunda kalmış bir insan olarak bu duyguyu öyle iyi bilirim ki..

    siyasi sağ da karşıydı bu olanlara, solun büyük bir kesimi de. merkez partileri zaten yer almadılar içinde. bu coşku mevcut siyasal kurumların dışında bir olaydı. sıradan insanlar, politik mürüvvet hayalleri kurmayan vatandaşlar olarak, dans ederek, şarkı söyleyerek, yaratıcı, şairane..

    böyle olaylar, tüm düzenleme komitelerinden de, sahip çıkmaya çalışanlardan da, kullanmaya çalışanlardan da, onlara binbir anlam yüklemeye kalkışanlar da farklı, bağımsız bir karakter barındırırlar ve çoğu zaman şaşırtırlar.yarasını kendi saran demokrasiye aşığız, 13 mayıs'ta bu bilinçle alandaydık!

    iffet diler:

    bugün izmir sokaklara taştı. ister istemez yaptılar. evinde oturamazdı hiç kimse. kapı öylesine ısrarla çalındı ki. kameralar önünde, çekinmeden hiç kimseden. utanmadılar içinden çekip almaya çalıştıkları örtüden bile.

    yazılar taşıdılar göğüslerinin üzerinde. kimi asılsız yalandı. herkes duygusallığından mıdır nedir inanmaya hazırdı söylenenlere.( ben bile kırmızı pabuç giydim) sandılar ki "barış" böyle bir şarkı. beklenen kırmızı da?... çocukluklarından kalma bayramdı adeta yakalarına iliştirdikleri karanfil. sabahları serin olur körfez. aklını başından alıverir ansızın. tuzu kadar coşkundur sevdalıları. yıllar yılı böyle bağlanmadık mı biz. gençliğimiz hıçkıra hıçkıra ağlaya dursun. umut demedik mi koşarken sabahlara karşı dağlarda.

    yelken olup "deniz"i doldurdular örneğin. annelerinin ellerine sımsıkı tutundular. küçücük yaşları okumayı unutmadan "karanlığın eşiğinde" şarkısını ezber etmemek adına yapıştılar etek uçlarına. yine üstünkörü geçip gitti. altını çizdiği bir günü olmadı hiç. öğrenmek ve anlamak sığdır kendi nüfusuna sahip olmayanın. peki ya gerçek? sarsmalı, iki derin "iz" bırakmalı. ağlasın isterim yarını, geleceği erteleyip duranların...

    izmir bugün sokaklara taştı. dönerken insanlar sanki hüzün içiyordu. akıllarında sorular. hayata, çocuğuna, sevdiğine, kaçamaklarına, taksitlere ve su faturasına dair.

    telaşlanmayın, bir haftasonu böyle geçti. sandığın fotoğrafı hazır bile olmadı. henüz prova aşamasındalar.

    editör yorumu:

    gerçek demokrasilerde ordular darbe yapmaz, muhtıra vermez, demokraside ordudan medet umulmaz;

    demokrasilerde halkın egemenliği seçimle saptanır, meclis aracılığıyla uygulanır; bunun yolunu döşeyenler siyasi partiler ve siyasetçilerdir; demokrasilerde %10 baraj olmaz, böyle baraj demokrasi için zulümdür; ancak demokrasilerde seçim sonuçlarına saygı gösterilir;

    demokrasi çoğunluğun yönetimidirancak azınlığın haklarının, eğilimlerinin ve tedirginliğinin dikkate alındığı rejimdir;

    demokrasilerde içki yasağı uygulanmaz, demokrasilerde 301. madde olmaz; demokrasilerde giyime kuşama karışılmaz, halkın bir kısmının ana dili yasaklanmaz; demokrasilerde cumhuriyet sevilirken, demokrasi aşağılanmaz.

    yarasını kendi saran demokrasiye aşığız!

    13 mayıs'ta bu bilinçle alandaydık!

    kalabalıklar toplanarak öğreniyor...

    şimdilik tek birleştirici güç bayraklardı. oy sandığına bir kaç adım kala ayrışmalar hızlanacaktı. herkese birleşin demenin de ayrı bir isterik tadı var. biri dönüp size diyebilir ki, "niye birleşeyim? küçük olayım ama kendim olayım". ona verecek yanıtımız yok gibiydi. alanın ruh halinden belliydi. umut ile umutsuzluk kolkola girmiş yürüyordu. her adımda gözler yaşarıyor, boğazlar düğüm oluyordu. tuncay özkankonuşunca coşku istediği gibi olmuyordu; o ulusalcılık diyordu, cumhuriyet diyordu, zülfü livanelidemokrasi diyordu; kürsüden indirilmenin kıyısından dönüyordu; nejat yavaşoğullarıdaha da ileri gidip acil demokrasi! istiyordu. kürsü bekçileri, topluluğa zorlamayla "ne abd ne ab" sloganını bağırttırmaya çalışıyor, seslerin cılızlığının mesajını alan alıyordu. izmirliler ab çizgisinin içinde eleştirel bir bakışla da olsa bulunmanın, günümüzdeki demokratik aşama açısından önemini kavramıştı. ab'nin onlara ancak yararı olurdu, bunu biliyorlardı.

    deniz baykal ile zeki sezer kalabalıklarda kayboluyordu, birleşseler bile yaratacakları umut kalmadığından olsa gerek utanç onları uzak tutuyordu. kalabalıklar yürüyerek, haykırarak, gülerek, ağlayarak, eğlenerek öğreniyordu. kalabalıkları doğru okuması, tedirginliklerine ilgisiz kalmaması gerekenler elbette en başta politikacılardı. onlar kendi seslerine hayran, yollarına devam ediyordu. kalabalıklar öğreniyordu.
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük