at
var idiyse eğer, ve yapabilecektiyse ve yapılmadıysa
atlarım bil ki bu sebepten dağa bayıra vurmuştur,
her biri başka yolu koşmaya, dağılmaya kendilerini.
yeşil bir çayır hayali okşasındı yeterdi, onları
çok şey değildi istediğim, akşamları eski bir ninniye
koysunlardı başlarını.
bilmezsin sen, nasıl yorulup aldandığımı kendime,
atlarıma, onlara neler anlattığımı yol boyunca.
bana da onlara da at oynatan dünya, duydun mu?
yaz atı, kış atı, kiang, tarpan... hepsi gittiler
bir benatı kaldı benimle şimdi; boz atı, kır atı
onun da sebebi var;
başında mavi çekim, ayağında demir bukağı.
imdi, bunca yıl içimde taşıdığım atlar, onlar
boşaldılar benden.
dünya, söyle bakalım, benden gidenleri
nerene sokacaksın şimdi!