su

entry638 galeri video4
    64.
  1. edip cansever şiiri :

    Bir gün, bir uzun gün hep denize baktık
    Miller ve ağırlıklar bitti
    Gelip geçmeler bitti, gemilerin
    Beyaz ve kocaman gövdeleri
    Gözün kahverengi suyuna geldik.

    Palamutlar yaktık, çalılar her zamanki gibi
    Süsledi bizi bu ufak değişiklik
    Çok ağır bir şeydi gün dörtgenleri üstümüze düşen
    Aydınlıktan kopan aydınlıktan kesilen
    Ağır mı ağır
    Kaldık ne kadar kaldıksa böyle
    Sonra gün diye bildiğimiz ne varsa akıtıldı
    Duvarlar, sarmaşıklar, evler akıtıldı
    Güneşler, hızarlar, kıymıktaneleri
    Vinç sesleri, çekiç sesleri bir bir.

    Sokağın bitiminde dönüp arkama baktım
    Her şey nasıldı diye
    Sundurma hazin
    Çarşı kararsız
    Düzlerde yarlarda tepelerde
    Kurtlar, tavşanlar, yılanlar erimekte
    Herkes dünyayı bir yanından onarıyor sanki
    Meltem belli belirsiz bir şeyleri kıpırdatıyor
    Gözümü kapatıp baktığımda
    Sudur gün.

    Ah sudur, ne yandan baksam sudur
    Suyun imgesi sudur
    Trenlerin kalktığı her yerde
    Bavullar sudur
    Bir gün Erzurum çalkantısı
    Öbür gün bir Konya pası
    Manisadan görünen istanbul kıyıları
    Çantası açık duran bir kadının anısı ve
    Dudak boyası
    Ardahanlı bir kartal
    Kızılcahamamlı bir pirinç
    Tülbentler, yazmalar, krepler
    Hep sudur
    Askerin son defa memleketine baktığı
    Yüzünü çevirince bir bardak gibi düşüp kırılan memleket
    Ve gemilerin ağır ağır limanlardan çıktığı
    Ah sudur.

    Bir gün, bir uzun gün bir aynanın önündeyim
    Kirpikler ve saçlar bitti
    Gövdem duvara sürte sürte inceltilmiş bir nesne gibi
    Dalgın ve uzun
    Uzun ve sisli
    Ben ki gövdemle tattım gövdemi, iyi bilirim
    Bir hurma, bir başdönmesi
    Kokusu başdönmesinin
    Güzel kaplar aldım bu yüzden, ne kadar güzel kap varsa aldım
    Bilmek için suyumu
    Ve hazırlıklı değildim ve bildim
    Ben suyun bir dakika durduğu
    Durunca boğulduğu bir yerdeyim.

    Bir kilimi yere sermek kadar güzel ne var
    Sonra püsküllerini düzeltmek kadar
    Ya sofraya dilim dilim kesilmiş bir domatesi koymaktı görkem
    Kamyon sürmek yükünü bilmeden
    Ve ikimiz bir akşamüstü sırasında
    Ve akşamüstünün Anadoluya giden bir otobüs gibi kalkması sırasında
    Dağlarda, tarlalarda, köprü altlarında
    Sazların, taşların yosunların arasından geçerek
    Bir akik gibi yansıyaraktan hem de
    Kırmızı bir karpuzun doğum sancısına
    S u a k a r b e n a k a r ı m
    B e n a k a r ı m s u a k a r
    V a k i t y o k b a k ı ş m a y a

    G ü n l e r d e n s u y a.
    4 ...